Dezenformasyon konusu daha önce de defalarca yazdığımız gibi, yeni bir konu değil. İlk çağlardan bu yana rakibini (düşmanını) kandırmak amaçlı olarak kullanılıyor. Ama ülkemizde geçen sene yürürlüğe giren dezenformasyon yasası tam tersine “bir şeyleri gizlemek”, -tam doğru ifade olmasa da belki şöyle tanımlayabiliriz- “pasif dezenformasyon” amaçlı olarak kullanılıyor. Tabii ki 35 yıllık gazeteci Tolga Şardan’ın
İfade Özgürlüğü Derneği’nin (İFÖD) yeni yayınladığı İnternet Erişim Engelleme Raporu’nun 2022 verilerine göre Türkiye’de 2022 yılında 138 bine yakın siteye Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ya da mahkeme kararlarıyla erişim yasağı getirildi. İFÖD adına son 5 yıldır Yaman Akdeniz ve Ozan Güven’in hazırladığı rapora göre internet erişim yasakları 2021’de site engellemeleri 100 bini aşarak
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından FOX TV’de yapılan özel yayında seçimler ile ilgili yorumları sebebiyle önce hükümete yakın gazete ve yayıncılar tarafından eleştiri yağmuruna tutulan hemen ardından RTÜK tarafından incelemeye alındığı duyurulan gazeteci Çiğdem Toker’e basın ve meslek örgütlerinden destek geldi. 28 Mayıs gecesi FOX TV özel yayınındaki programda “demokrasi seçimden ibaret değildir” değerlendirmesinde bulunan
Muhalefetin “sansür yasası,” iktidar bloğunun “dezenformasyon yasası” olarak adlandırdığı tartışmalı yasa tasarısının mecliste onaylandığı 13 Ekim’de sosyal medyada bir görsel dolaşıyordu. Tıpkı Amerika’nın ünlü “Sam Amca” posteri gibi izleyicileri işaret eden bir el üzerinde “Bu bir yalan haberdir, hakikati paylaş” yazan bu görsel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının haftalık olarak yayınlayacağı ve “sahte haberleri” içerecek olan “dezenformasyon
İktidar yanlısı gazete, tv ve internet sitelerinin bugünlerde en sevdiği haberler arasında Avrupa’da halkın gaz, elektrik ve gıda fiyatlarını protesto için sokağa döküldüğü, hükümetleri istifaya çağırdığı haberleri bulunuyor. Psikolojik savaş taktikleriyle, Türkiye’de halkın sokağa dökülmediği, demek ki durumdan memnun olduğu mesajını vermek istiyorlar. İtalya’da, Fransa’da, Almanya’da, Yunanistan’da halk hukuk devletinin barışçıl protesto hakkını koruyacağına güvenerek
Türkiye’de her şey giderek kara mizah fıkralarına dönüşüyor; gülsek mi, ağlasak mı bilemiyoruz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlama mesajını okudunuz mu? Ben okudum. Dört cümlenin altını çizdim; onları sizinle birlikte tartışalım isterim. Ama daha önce, Türkiye’de medyanın içinde bulunduğu karamsar tabloya dair birkaç bilgi ve olguyu sıralamak isterim. Ondan önce