İşe bir açıdan baktığınızda şu yoruma varmak mümkün: CHP ve İYİ başta olmak üzere muhalefet sıkıntı içindeki esnafa, üreticiye, işçiye, işsize hitap ettikçe Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti’nin dayandığı oy tabanının, özellikle de esnaf tabanının erimekte olduğunu gördü. Esnafın tek sorununun yetersiz pandemi destekleri, ekonomik durgunluk, alım gücünün düşmesi değil de faiz olduğunu düşündüğü için
Cumhurbaşkanından dün gece gelen açıklamalar bir kez daha Merkez Bankası’nı faiz indirimine davet ediyor. Ancak zamansız gelen faiz indirimleri ne piyasa faizini düşürme konusunda ne de büyümeyi destekleme konusunda etkili oluyor. Keza birinci çeyrek büyümesini incelediğimizde de büyümenin o dönemde gelen merkez bankasının faiz artırımları ile birebir ilintili olduğunu, ekonominin literatürde “expansionary contraction” diye bilinen
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son beş yıldır aralarından su sızmayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile araları bir süredir eskisi gibi değil. Rüzgâr, tam olarak Ukrayna kriziyle tersine dönmeye başladı. Dün, 31 Mayıs’ta Putin’in Türkiye’ye uçuş kısıtlamasını bir ay daha uzatmasıyla cari açığı Rus (ve Alman) turistler üzerinden kapatma hedefi yara aldı, rüzgâr biraz daha döndü.
Uluslararası planda etkili iktisatçı Daron Acemoğlu, mevcut politikaların devamı halinde Türkiye’deki ekonomik krizin derinleşmesinden “korktuğunu söyledi. T24’te Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Acemoğlu, Türkiye’deki bankaların durumunun görünenden de kötü olduğunu, para politikasının “Başkandan emirlerle” yürütülemeyeceğini” söyledi.Acemoğlu şu saptamalarda bulundu:. “5 senedir bilançosunda çok büyük problemi olan AVM dükkanları, inşaat şirketleri ne kadar daha ayakta
Gelin olaylara başka açıdan bakalım. Geçen yıl bu zamanları hatırlayalım. Covid-19 salgının ortaya çıkmasıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın beğeni düzeyinde bir sıçrama olmuş, ama bu kısa sürmüştü. İlk aylarda biraz da nazik, saygılı tavrıyla güven veren, öne çıkan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın anketlerdeki beğeni düzeyi bir ara -kısa bir dönem de olsa- Erdoğan’ı geçti.Sonra İçişleri Bakanı
Nisan ayı enflasyon oranı bir önceki aya göre yüzde 1,68 artarak yüzde 17,14’ü buldu. Yurt içi üretici fiyatlarının bir yıl önce aynı aya göre %35,17 artması, ekonomistler tarafından artışın süreceği şeklinde yorumlandı. Enflasyon, şimdiden Mayıs 2019 sonrasındaki 23 ayın en yüksek. Ekonomist Uğur Gürses, rakamların açıklanmasının ardından enflasyon hedefini sorguladı. Gürses, Twitter hesabından “Ara malı
Pandemi döneminde sadece fiyatlar değil, umutsuzluk ve mutsuzluk da yükseldi. Türk lirasının değeriyle birlikte iktidara duyulan güven ve desteğin de düştüğü ileri sürüldü ki bunları yansıtan çeşitli çalışmalar var. Ancak Metropoll araştırma şirketinin hazırladığı ve geçen ay yayınlanan “Türkiye’nin Nabzı – Nisan 2021” raporu, bu etkilerin kökenlerine, vatandaşların ekonomik sorunları nasıl algıladığına ve buna bağlı
ABD Başkanı Joe Biden’ın “Ermeni Soykırımı” demesiyle Türkiye’de esen 24 Nisan fırtınası çabuk dindi. ABD Başkanlarının “S” sözcüğünü kullanmaması, yıllardır Türk dış politikasının birkaç temel amacından biri olmuştu. Biden’ın İngilizce “genocide – soykırım” deyip durumu ABD mahkemelerince yasallık kazandırması halinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın buna sert tepki vereceği söyleniyordu. Bu durumda daha önce Süleyman Demirel’in yaptığı
2020’de Türkiye’de ne oldu? Bu soruya pek çok kişi “ne olmadı ki” diye cevap verecektir. Covid-19 salgını, milyonlarca insanın işsiz kalması, net döviz rezervinin negatife dönüşmesi, doların 5.9’dan 8.4 TL’ye çıkması, bir Merkez Bankası başkanının daha görevden alınması… Bütün bu olanlar büyük dalgalara ve hatta fırtınalara benzetilebilir. Dolar, enflasyon oranı, faiz gibi temel ekonomik değişkenlerin