MHP lideri Devlet Bahçeli’nin henüz bu konuda resmî açıklaması olmadı. Ancak YetkinReport’a bilgi veren MHP kaynaklarına göre Merkez Bankası Meclisine yapılan son atamadaki muhtemel etkisi üzerine yapılan yayınlar 21 Mayıs günü Genel Merkez’inde ele alındı. Toplantıda bulunan bir kaynağın ifadesine göre Bahçeli, “Benim Sayın Erdoğan’dan, ya da bir hükümet yetkilisinden böyle bir talebim olmadı. Bizim
Geçtiğimiz Cumartesi günü, 16 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından imzalanıp 17 Mayıs Pazar günü Resmi Gazetede yayınlanan 62 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi tek cümleden oluşuyordu. Kararname, Yüksek Öğrenim Kanununa tabi olarak devlet üniversitelerinde öğretim üyeliği görevi ile Merkez Bankası Banka Meclisi üyeliği görevinin birleşebileceğine hükmediyordu. Oysa Merkez bankası Yasası’nda, Bankanın “yönetim kurulu” sayılan Banka Meclisi’ne seçilen
Covid-19 ve bu virüs ile mücadele ederken yaşadığımız karantina ve buna bağlı tedbirler hafifletilmeye başlandı. Kısıtlamalar sonrası bizleri bekleyen dünyada alışmamız gereken pek çok yenilik olacak. Ben burada yabancı sermayenin tekrar Türkiye’ye gelmeye başlaması konusuna değinmek istiyorum. Yaklaşan ekonomik krize hazırlanmak amacıyla alınan bazı ekonomik politika kararlarının yabancı sermayenin Türkiye’ye dönüşünü geciktirebileceğini düşünüyorum.Nisan başından beri
Almanya Federal Anayasa Mahkemesinin 5 Mayıs’ta aldığı bir karar, sadece Almanya değil Avrupa çağında Avrupa Birliği (AB) ile mali egemenlik tartışması başlattı. Mahkeme, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Covid-19 salgını nedeniyle durumu daha da kötüleşen AB ülkelerinin ekonomilerine destek olmak üzere uyguladığı tahvil alım programının Almanya Anayasasına uygun olmadığına hükmetti. Böylelikle Anayasa Mahkemesi, hükümetten bağımsız karar
Kriz dönemlerinde gelişmekte olan ülke para birimleri hızla değer kaybediyor. Çünkü kriz ortamında global risk iştahı azalıyor ve gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı oluyor. Makroekonomik kırılganlıkları daha yüksek olan ülkeler bu çalkantılardan daha olumsuz etkileniyor.Türkiye özelinde, COVID-19 krizine yakalandığımız sırada halen yüksek enflasyon problemini halledememiş olmamız bugün yaşadığımız sıkıntıları artırıyor. Krizin yarattığı ekonomik daralmadan çıkmak
Bu yazıyı yazmak için bilgi toplamaya başladığımda 1 ABD doları 7,24 lira ediyordu. Bu satırları yazarken dolar 7,25 lira olmuştu. Hazine ve Berat Albayrak 24 Haziran 2018 seçimleri ardından, aynı zamanda kayınpederi olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından iki bakanlığın birleştirilmesiyle kurulan Hazine ve Maliye Bakanlığına getirildiği 10 Temmuz 2018’de 1 dolar 4,70 lira idi.Türk lirasının
30 Nisan’da gelen Enflasyon Raporu’nda TC Merkez Bankası 2020 yılı için enflasyon tahminini yüzde 8.2’den yüzde 7.4’e düşürdü. 2021 enflasyon tahmini ise yüzde 5.4’te sabit tutuldu.Bu revizyonlar ne kadar gerçekçi? Kısa vadede daralan talep ve düşen petrol fiyatlarının yaratacağı aşağı yönlü baskı, kurdan gelen yukarı yönlü baskıdan daha büyük olabilir. Ancak orta ve uzun vadede
Para ve maliye politikası birbirini bütünleyici politikalar olup koordinasyon içinde çalışmalarına bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Nihai olarak her iki politika da ekonomik istikrar sağlamayı hedeflese de ellerindeki araçlar ve işleyiş alanları farklı. Bu politikaların birbirlerinin eksiklerini tamamlayıcı bir rol oynayıp ekonomiye gerekli desteği vermeleri ve bunu yaparken daha fazla kırılganlık yaratmamaları çok
Hemen hemen tüm ülkeler, korona virüsü nedeniyle ekonomilerinde beklenen yavaşlamaya veya daha büyük bir durgunluğa tepki olarak ekonomik teşvik paketleri açıkladılar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, 18 Mart’ta Türkiye’de salgının ekonomik sonuçlarını hafifletmeyi amaçlayan paketi duyurdu. Beklendiği gibi, pakette virüsün yayılımını önleyici tedbirlerden etkilenen sektörler için vergi ertelemeleri ve istihdam destekleri yer alıyor. Buna cüzi denilebilecek
ABD Merkez Bankası Fed, onbeş gün içinde ikinci kez acil olarak toplandı. 15 Mart akşamı politika faizi 100 baz puan daha inerek sıfır alt sınırına geldi. Fed ilave olarak Ekim 2014’de sonlandırdığı varlık alımlarına tekrar başlarken, banka kredilerini canlandırmak amacıyla da zorunlu karşılıkları sıfırladı. Bankaları merkez bankasından doğrudan borçlanmaya teşvik ederek borç verme faizini 150