ABD 22 Haziran sabaha karşı 03.30 sularında İran’ı vurdu. Saldırıda ABD’de Missouri’deki üslerinden kalkan B-2 stratejik bombardıman uçağının taşıdığı 6 adet GBU-57 sığınak delici bombanın ve Hint Okyanusunda konuşlu ABD savaş gemilerinden atılan 30 Tomahawk füzesinin kullanılarak İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerinin vurulduğu duyuruldu ABD Başkanı Donald Trump, Trump, Türkiye saatiyle 05.25’te yaptığı
İsrail’in İran’a saldırıyı başlattığı 13 Haziran günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’teki genişletilmiş Bayram Tatili bitmek üzereydi. O nedenle aynı gün öğleden sonra Ankara’da yapılan güvenlik toplantısına fiziki olarak başkanlık edemedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, kurmaylarıyla birlikte toplandı. Dört saatlik toplantı ardından
İsrail’in 13 Haziran’da başlattığı İran saldırısı bize uluslararası siyaset ve ülke yönetimine dair acı ama kıymetli bazı dersler veriyor. İşte ilk bakışta sayabileceğimiz 5 ders. Ders 1: Yeni düzen savaşla kuruluyor Önce makro tahlil: İnsanın varlığına ilişkin algısı; üretim biçimleri ve faktörlerinin yapısı ve bunların sonucunda tüm bir siyasal sistem aynı anda dönüşürse bu doğası
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye el koyup Filistinlileri sürgüne gönderme çıkışına günler sonra ilk kez doğrudan Trump’ı ismen anarak sert tepki göstererek bir haftadan fazladır doğrudan eleştirmeme dikkatiyle tuttuğu Trump orucunu bozmuş oldu. Erdoğan 13 Şubat’ta Endonezya’nın Narasi TV kanalında gazeteci Najwa Shihab’ın Mata Najwa programında sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Trump’ın Netanyahu denilen
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın 4 Şubat’ta Beştepe’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuğu olduğu aynı saatlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray konuğuydu. İkinci başkanlık döneminin ilk konuğunun Gazze’de 60 binden fazla Filistinliyi öldürtüp taş üstünde taş bırakmayan Netanyahu olması zaten kendi başına vicdansız bir tercihti. Ama ortak basın toplantısında Gazze’ye dair
İsrail’de hükümet, Gazze ve Lübnan operasyonları nedeniyle sert eleştiriler yayınlayan merkez-sol eğilimli Haaretz gazetesine ambargo ilan etti. Haaretz gazetesindeki habere göre, 24 Kasım’da toplanan Binyamin Netanyahu kabinesi İletişim Bakanı Shlomo Karhi’nin önerisini kabul ederek bundan böyle hükümet kaynaklarının gazeteyle irtibata geçmesini, kamu çalışanlarının gazeteye abone olmasını ve hükümet bağlantılı kurum ve şirketlerin reklam, ilan vermesini
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkardı. Türkiye karara güçlü destek verirken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, kararı “adaletin tecellisi bakımından umut verici” olarak nitelendirdi. Fidan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, bu kararın Filistinlilere karşı soykırım uyguladığı iddia edilen İsrailli yetkililerin adalet önüne çıkarılması açısından
Lübnan’da durum, İsrail’in son Hizbullah saldırıların yeniden gündeme getirdiği üzere çok karmaşık ve çok daha kanlı olabilecek durumlara evrilmek üzere. Bu kadarı Lübnan için bile fazla. Ayak seslerinin Lübnan’dan sonraki adresi Suriye olabilir. Hizbullah, Lübnan halkının izlemek zorunda kalacağı, istemediği bir savaşın içine mi çekiliyor? Lübnan, bünyesinde 18 ayrı etnik, dini, mezhebi barındıran, çok parçalı
Dünya, geleneksel güç dengeleriyle ve şiddet ile tanımlanan bir döneme geri süratle dönerken, ekonomiden askeri güce, bilim ve teknolojiden sanat ve kültüre, insan sermayesinin kalitesine kadar her alanda güçlü olmamız hayatı önem taşıyor. Bu amaçla, iç sorunlarımızı ivedilikle çözmeli ve zayıf noktalarımızı güçlendirmeye odaklanmalıyız; değişen küresel dinamikleri ve aktörleri doğru bir şekilde okumalı ve kendimizi