Hem de uçak uçak gidiyor. Ama önce ne olduğunu anlatayım. ABD dünya liderlerinden 21 Eylül’de yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarına mümkünse gelmemelerini, mesajlarını Covid-19 pandemisi nedeniyle olabildiğince video yoluyla iletmelerini rica etti. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield imzasıyla gönderilen 13 Ağustos tarihli mektupta, yine salgın nedeniyle ABD Başkanının liderlere vereceği “hoş geldin yemeği”
Video oyunlarla biraz uğraşmış olanlar bilir, birçok oyunda ilerledikçe, bu oyunların jargonuyla “level” atladıkça oyun zorlaşır, baş etmeniz gereken unsurların sayısı da artar hızları ve yetenekleri de. Kovit pandemisinde de level atlamış durumdayız. Daha doğrusu Covid-19 virüsü level atlamış durumda. Bunu da bizim zaaflarımızı, ataletimizi, bencilliğimizi, hurafelere inanmayı tercih etmemizi, birçok ülkede günü kurtarmayı tercih
Sabah yine Watsapp grupları, telefonlar çalışmaya başladı. Dördüncü doz aşı randevuları açılmış, ne yapalım? Ne cevap vermeli? Dünyada dördüncü aşı uygulayan kimse yok, uygulamayı bırakın bu konuda -benim bildiğim- yapılmış bir klinik çalışma dahi yok. Ancak bağışıklık uzmanlarının, bazı temel bilim çalışmalarına ve genel bağışıklık bilgilerine dayanarak çıkarsamalar yapmaları, varsayımlarda bulunmaları lazım. Stratejisiz, plansız aşı
Turizmi açmak için 1 Temmuz’dan itibaren Covid-19 tedbirlerinin kaldırılması ve kontrolsüz “normalleşme” ile birlikte son iki haftada vaka sayıları hızla artmaya başladı. Temmuz ayının ilk haftasında günlük vaka sayısı 5.000’in altına düşmüşken 27 Temmuz’da 20.000’e yaklaştı: resmi verilere göre vaka sayısı 4 haftada 4 kat artmış görünüyor. Vaka sayıları hala yüksek, aşılanma oranı düşük ve
Türkiye’de tarım ve hayvancılığın üvey evlat olduğunu bilmeyen yok. Petrol ve gaz gibi doğal kaynaklara sahip olmayan ama elinde Anadolu gibi çok kıymetli toprak parçasına sahip olup bu kıymeti nüfusu adına kullanamayan bir ülkeyiz. Pandemi ile birlikte dünyada gıda fiyatlarında ciddi artışlar var bununla birlikte ülkemizdeki gıda fiyat artışı dünya ortalamasının tam beş katı. Pandemi
Kadir Has Üniversitesi’nin her yıl hazırladığı Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması bu yıl da akut bir kafa karışıklığı tablosu çiziyordu ve hayli şaşırtıcı ya da bana göre açıklanması zor verilerle doluydu. Örneğin giderek milliyetçi söylemin başat konularından birisi haline gelen göçmenler konusunda rakamlar hayli şaşırtıcı. 2019 yılında mevcudiyetleri yüzde 67,7 tarafından memnuniyetsizlik sebebi olarak görülen
Aydın Doğan Vakfı tarafından, her yıl kültür, sanat, edebiyat ve bilim alanlarında, ulusal ve uluslararası başarıya ulaşmış kişi ya da kurumları ödüllendirmek amacıyla verilen ‘Aydın Doğan Ödülü’nün bu yılki sahipleri BioNTech aşısını geliştiren bilim insanları Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin oldu. Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu, Türeci ve Şahin’in bu yıl sağlık
Seçmen tercihlerinde değişim olmalı beklentisi Türkiye siyasetin takip eden herkesin paylaştığı bir beklenti haline dönüştü. Pandemi ile mücadelede karşılaşılan güçlükler ve kısmen de olsa bunun sonucu olan ekonomik sıkıntılar, iktidar ittifakının oy kaybedip alternatif partilerin yükseliyor olmaları gerektiğini düşündürüyor. Yolsuzluk iddiaları, halktan kopukluk göstergesi olan siyasi söylem ve mafya bağlantıları hakkındaki iddialar gibi, kötü ekonomi
Böyle tedbir alınacaksa artık alınmasın. Çünkü alınan tedbirlerin virüsle mücadeleye bir katkısı yok. Artık sayısını hatırlamadığımız “normalleşme”lerden birine daha başladık. Aslında tesadüf olmayan bir tesadüfle, ilk normalleşme tam bir yıl önce yine 1 Haziran’da başlamıştı. Turizm sezonu açılışına denk gelecek şekilde. Geçen 1 Haziran normalleşmenin bedelini çok ağır bir şekilde Temmuz sonunda Ankara, Konya, Karaman,
Cumhurbaşkanından dün gece gelen açıklamalar bir kez daha Merkez Bankası’nı faiz indirimine davet ediyor. Ancak zamansız gelen faiz indirimleri ne piyasa faizini düşürme konusunda ne de büyümeyi destekleme konusunda etkili oluyor. Keza birinci çeyrek büyümesini incelediğimizde de büyümenin o dönemde gelen merkez bankasının faiz artırımları ile birebir ilintili olduğunu, ekonominin literatürde “expansionary contraction” diye bilinen