Sırrı Süreyya Önder’in çok sıkıntılar çekmiş kalbi, devletle PKK arasında saat saat yaşadığı gerilime dayanamadı, iflas etti. Hayati tehlikesinin sürdüğü haberleri arasında Cansu Çamlıbel’in yazdığı gibi “Herkes bir yerinden tutup” övüyor Sırrı’yı; düne kadar onu terörist diye hapse tıkanlar, hayatı zehir etmeye çalışanlar bile, acınası bir ikiyüzlülükle. Sırrı ise canıyla boğpuşuyor. PKK’nın silah bırakıp
15 Nisan gecesi geçirdiği kalp krizi ardından ağır bir ameliyat geçiren TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İmralı heyeti üyesi, sinemacı Sırrı Süreyya Önder’in hayati tehlikesi devam ediyor. Geçirdiği aort yırtılması ameliyatı sonrasında Önder kontrol altında uyutulmaya başlamıştı. Ameliyatı yapan cerrah ekibinin başındaki Prof. Dr. Ertan Sağbaş’ın kan dolaşım sisteminde hafif ilerleme olduğunu, “kanamanın neredeyse durduğu”
DEM Parti Van Milletvekili ve “Terörsüz Türkiye” süreci aktörlerinden Pervin Buldan, sürecin Haziran sonunda başarıyla tamamlanmasının öngörüldüğünü söyledi. Buldan 12 Nisan’da Roma’da düzenlenen Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm Uluslararası Konferansında yaptığı konuşmada PKK’nın silahsızlandırılmasını esas alan sürecin Öcalan’ın özgürlüğünü de getireceğini söyledi. Buldan bu konuda Avrupa’dan destek beklediklerini söyledi PKK’nın kurucu lideri Öcalan ile
Bugün 11 Nisan Cuma. Bugün üç Türkiye’ye uyandık. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu yargılanıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e hakaret suçlamasıyla karşısına, Ergenekon-Balyoz davalarındaki kötü şöhretiyle Silivri Cezaevi mahkemesinde çıkıyor. Çağlayan Adliyesinde yapılacak duruşmaya kitlelerin akın edeceği endişesi var belli. Duruşma 16 Haziran’a ertelendi; Erdoğan’a karşı “İstanbul’u üç kez kazandığım için tutukluyum” diyen İmamoğlu en azından iki
Bazı olguları anlatmak için cümleyi, aynı bilgilerle başka türlü kurduğunuzda zihninizde bambaşka bir pencere açılıyor. Örneğin cümleyi “Rus Büyükelçi, ABD Büyükelçiliğinin karşı kaldırımında Türk polis tarafından öldürüldü” diye kurduğunuzda 2016’daki Karlov suikastına bambaşka açılardan bakmaya başlıyorsunuz. Başlıkta yer alan “Yurtdışına çıkması yasak TBMM yöneticisi Irak’ta” tanımını “MHP’nin Öcalan Açılımı çerçevesinde Erbil’de temaslar yürüten DEM Partili
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan süreç demekten özellikle kaçınıyor, tıpkı Öcalan Açılımının başlatıcısı MHP lideri Devlet Bahçeli. Daha önce “Terörsüz Türkiye” adını vermişti ama 11 Ocak’taki Diyarbakır İl Kongresinde daha da belirsiz bir ifade kullandı: Son dönemde gerçekleşen çalışmalar. Gerçi bunu söylerken ilk kez -sadece PKK’nın silahları gömmezse silahlarıyla birlikte gömüleceği- tehdidinin ve Bahçeli’ye destek
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim TBMM açılışında DEM Partililerin elini sıkarak başlattığı Öcalan Açılımının ilk somut sonucu 28 Aralık’ta alındı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onayıyla verdiği izin sonucu DEM Parti’nin iki ağır topu, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, İmralı Adası Cezaevinde PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın ziyaretine gidip -bildirildiğine göre
Zaman da görecedir, algı da. Örneğin çocuğunun önüne kahvaltı koyabilip gözü arkada kalmadan okula göndermeye, ayın sonunda iki yakasını bir araya getirmeye çalışan milyonlarca yurttaş için normalleşme Anayasa değişikliği değildir. Kobani Davasından hiçbir silahlı eylemle suçlanmadan 42 yıl hapis cezasına çarptırılan Selahattin Demirtaş için, 30 küsur yıla çarptırılan Figen Yüksekdağ için normalleşme Anayasa’nın değiştirilmesi değil,