14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala Yüksek Seçim Kurulu muhalefet tarafından yapılan iki kritik başvuruyu karara bağladı. Buna göre, YSK milletvekili adayı olan bakanların seçimden önce istifa etmelerine gerek olmadığına karar verdi. Ayrıca, CHP ve İYİ Parti’nin ortak liste ile seçimlere girmeye karar verdiği 16 ilde oy pusulalarında “Millet İttifakı” ifadesi bulunmayacak. Bakanların istifasına gerek
Aslında sadece CHP lideri ve muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener için geçerli değil bu zor karar. İttifak partilerinin 14 Mayıs seçimlerine ortak milletvekili listeleriyle girip girmeyeceği AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri devlet Bahçeli için de geçerli. Bahçeli’nin MHP’nin ayrı listeyle seçime gireceğini söylemesi ardından
Şubat ayında Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) bir dilekçe yazarak, yedek ve asil üyelerini belirleyip kurulun oluşumunu tamamlamasını istemiştim. YSK’dan dilekçeme cevap verildi. Kurul, 15 Mart tarihli cevabında isteğimin “özel istem” olduğunu belirtti. YSK üyeleri; Anayasa’nın 79. Maddesinin ve YSK’nın teşkilatı ve görevlerin hakkındaki 7062 sayılı yasanın 5. Maddesinde açıkça belirtilen, kurulun kendi yasal oluşumunu tamamlaması
İki büyük depremin ardından yaşanan nüfus hareketleriyle seçim sistemimiz yeniden gündeme geldi. Şimdi, depremzede vatandaşlarımızın oylarını kullanırken sorun yaşayıp yaşamayacağı kaygısı da başladı. Hukuki metinlerimiz böylesi büyüklükte nüfus hareketlerini öngörmediği için seçimlere yaklaştığımız bu günlerde konunun siyasal hayata etkisi giderek önem kazanıyor. Akla ilk gelen, depremzedelerin anayasal haklarını kullanmalarının sağlanmasıydı. YSK’nın çalışmasıyla, çadır ve konteynerde
Anayasa’nın 79. Maddesinin 3. Fıkrası gereğince “Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.” 79. Maddenin 4. Fıkrası “Yüksek Seçim Kuruluna Yargıtay ve Danıştay’dan seçilmiş üyeler arasından ad çekme ile ikişer yedek üye ayrılır.
Deprem siyaseti de sarstı ama herhalde en çok MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sinirlerini bozdu. Dün -yine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte gittiği- Elbistan’da sıkıntılarını dile getiren depremzedeleri fena azarladı. Hazin, ibret verici bir manzaraydı. Erdoğan’ın seçim kararı arifesindeyken iktidar cephesindeki bu gerginlik eğer acılı depremzedeleri hedef almamış olsa belki anlaşılabilir. Muhalefet cephesinde ise gerilimi düşürmek için
Depremden etkilenen 14 milyon nüfuslu 11 ilimizde 8 milyon civarında kayıtlı seçmen vatandaşımız yaşıyordu. Yaklaşık 64 milyon seçmenin oy kullanacağı 2023 seçimlerinde bu nüfus, toplam seçmenlerin takriben yüzde 12-13’üne denk düşüyor. Depremzedelerin, enkazdan çıkarılabilen yakınlarının cenazelerini defnettikten sonra barınma, güvenlik ve sağlık kaygılarıyla bölge dışındaki illere göç etmeye başladıkları görülüyor. Bu göç bir süre daha
AK Partili Bülent Arınç’ın 18 Haziran seçimlerini erteleme öneri, telkin ve ısrarı, seçimli otokrasi seviyesine gerilemiş olan hibrit demokrasimizin tabutuna son çiviyi çakma girişimi gibi. Sayın Arınç, seçimleri yönetmekten başka görevi ve yetkisi olmayan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine Anayasa’ya ve kanuna aykırı karar alarak “seçimleri ertelemeyi” telkin ediyor. HaberTürk yazarı Fatih Altaylı’nın 13 Şubat
On gün önce Türkiye büyük bir acıya uyandı: Art arda meydana gelen iki deprem on ilimizde büyük yıkım yarattı. On binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, yaralandı. Milyonlarcası evsiz kaldı. Yıkılan on binlerce binanın ardından bölge harabe görünümünde. Bu büyük dramın etkisi uzun sürecek. Önümüzde zorlu bir yol var. Yaralarımızı sarmayı başaracağız, ancak kayıplarımızı geri getirmek mümkün








