Başlıktaki müthiş cümle bana ait değil, o nedenle tırnak içine aldım. Salgın hastalıktan ekonomiye, dış politikaya dek 2020 sonundaki Türkiye’nin hemen her halini anlatan bu cümle Yavuz Önen’e ait. Önen, müsaadenizle sevgili Yavuz Abi bu cümleyi 1991’de Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) yayınladığı ilk Türkiye İnsan Hakları Raporunun önsözünde kurmuştu. Geçenlerde Vakfın 30’uncu kuruluş yıldönümünde
Dışarıda durum malum. Türkiye en güçlü ordularından birine sahip olmakla övündüğü NATO’nun 1-2 Aralık zirvesinde ABD tarafından ittifakı bozmakla suçlandı. Suçlamanın haksız olup olmadığını tartışmıyorum. Suçlamanın Rus S-400 füzeleri nedeniyle gelecek ekonomik yaptırımların habercisi olmasından söz ediyorum. Önümüzde 10-11 Aralık Avrupa Birliği Zirvesi var. Orada da ekonomik yaptırımlar gündemde. Türkiye’ye yapılan haksızlığı tartışmıyorum. “Yaptırımlar sembolik
Türkiye kentlerinde gün geçmiyor ki bir aşınma, bir yitik, bir kalıcı değer yitimi olmasın. Buna geçen pazar günü, bir süredir sıkıntı çektiğini bildiğimiz Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) ile ilgili gelişme de eklendi. Kentler canlı varlıktırlar; ekonomik yapılarıyla, konjonktürle, hinterlandları ile, kendilerini var eden canlılarla vardırlar; yani sürekli değişirler. Ama bir kent değişirken, nelerini korur, nelerini
Benzin koyulması unutulduğu gerekçesiyle 27 Mayıs askeri darbesinin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in çalıştıramadığı ve üretimine geçilemeyen Devrim otomobilinin ahı mı tuttu ne? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın video konferans ile teslim törenine katıldığı ilk yerli ve milli helikopter töreni teslim töreninde motorun çalıştığı gösterilemeyince kriz çıktı. İşin sorumlusu TEI Genel Müdürü Mahmut Akşit “töreni sabote etmek isteyenler” olduğunu
Yarışmasının üzerinden 28 yılı aşkın süre geçen, inşaatı 23 yıldır kesintilerle devam eden, kaç hükümet eskiten Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yeni binası, 3 Aralık 2020 günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıldı. Açılış da aradan geçen süredeki kesintiler, bütçe darlıkları, önceliklerin değişmesi kadar sorun oluşturdu ve Türkiye’de mimarlığın, dolayısıyla mimarların yerinin ‘yok’ derecesinde olduğunu bir kez daha
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedefe koyması artık endişe verici bir hal almaya başladı. Erdoğan en önemli siyasi rakibi olan Kılıçdaroğlu’nun siyasetin dışına atılması çabaları can güvenliğini tehlikeye atacak boyutlara varmamalı.Yalnızca suç örgütü liderlerinin hakaret ve tehditlerine maruz kalmasına ses çıkartmayışından söz etmiyorum. Yalnızca AK Parti’nin müttefiki MHP’nin CHP liderini TBMM dışına çıkartmak,
Covid-19 rakamlarında olduğu gibi, enflasyonda da mızrak çuvala sığmadı ki TÜİK, kasım ayı enflasyonunu yıllık yüzde 14,03, yani yılın en yüksek oranı olarak açıkladı. Piyasaların, daha da önemlisi salgın belası nedeniyle gelir kaybına uğrayan halkın belirsizlikten bu denli yorulduğu bir anda enflasyon tahmininin de tutmaması, güven sarsıcı. Devlet kurumlarının açıkladığı rakamlara güvensizlik, zaten en sonunda
ABD’de 20 Ocak’ta iş başına gelecek Joe Biden yönetiminin Türkiye’ye bakışının Trump’tan da sert olacağının işaretleri 1-2 Aralık NATO Dışişleri Bakanları toplantısında alındı. Ve öyle anlaşılıyor ki ABD ile ilişkilerde yaklaşan büyük fırtınanın etkileri ABD ile sınırlı kalmayacak, NATO ve Avrupa Birliği ile ilişkileri de etkisi altına alacak.NATO toplantısı uluslararası medyanın gündemine ABD Dışişleri Bakanı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Kasım akşamı Covid-19 salgınına karşı yeni önlemleri ilan etti. Haftasonları Cuma akşamından, Pazartesi sabahına kadar ve hafta içleri de akşam 21:00 sabah 5:00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı. Ayrıca cenazelere ve nikah merasimlere katılacak insan sayısı kısıtlandı. Bir de 20 yaş altı ve 65 yaş üzeri vatandaşların toplu taşımayı kullanması engellenecek. Kuşkusuz









