Ankara içişleri Siyaset Kulisleri Haber Yorumlar: Ankara’nın siyaset kulislerinden derinlemesine bilgi, analiz ve tahminler veren ancak Ankara’nın ötesinde yerel siyasetin nabzını tutan haber ve yorumlar.
Erdoğan–Netanyahu restleşmesi yalnızca iki liderin sert üslubu değil; Kudüs’ün statüsü, Doğu Akdeniz enerji rekabeti ve ABD’nin desteğiyle şekillenen daha büyük bir hesaplaşmanın işareti. Çıkış yolu, sert caydırıcılıkla dengelenmiş aklıselim diplomasi. Sözden Silaha Giden Yol Erdoğan ile Netanyahu’nun haftalardır süren söz düellosu artık diplomatik nezaketin ötesine geçti. Doha’daki zirveden sonra Netanyahu’nun Amerikan ve İsrail bayrakları önünde,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son haftalarda CHP’den AK Parti’ye katılımlardan mutlu ve devamının da gelmesini bekliyor. Katar seyahati dönüşünde uçağına aldığı gazetecilere konuşan Erdoğan, AK Parti’nin bu katılımlarla “güçlenerek” yoluna devam edeceğini söyledi. Erdoğan, CHP’li Belediye Başkanları ve Meclis üyelerinin kendilerine de soruşturma açılacağı, hapsedileceği tehdidiyle AK Parti’ye alındığını öne süren CHP lideri Özgür Özel’in sözleri
Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in 16 Eylül’de Münih’te Reichenbachstrasse Sinagogunda gözyaşlarını tutmaya çalışarak “Yeni anti-Semitizme” savaş ilan etmesinden birkaç saat sonra dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, “Yeni antisemitizm” ile neyin kastedildiğini gayet net ilan etti. İsrail lobisinin sanat-kültür dünyasını da saran etkisini Gazze Faciası vesilesiyle yaşayan Say, X hesabında şunları yazdı: • “Batı ülkelerindeki
15 Eylül’de Türkiye CHP’nin “mutlak butlan” davasıyla meşgulken ABD Başkanı Donald Trump Grek Ortodoksların Ekümenik Patriği Bartolomeo ve heyetini Beyaz Saray’da ağırlıyordu. Patrik’in 16 Eylül programında Türk Büyükelçiliğinde kahvaltı, Yunan Büyükelçiliğinde öğle yemeği ve ABD Dışişleri Bakanlığında akşam yemeği de bulunuyor. Bartolomeo, kaldığı otelde gazetecilere Trump ile Türkiye’deki Hristiyan azınlığın durumu ve başta Ukrayna olmak
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Katar operasyonu ardından gittiği İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu’yla ortak basın toplantısında söyledikleriyle yangına körükle gitti. Rubio’ya göre, Filistin Devletini tanıma girişimleri “Hamas’ı cesaretlendiriyordu”. Kendisi bu ziyaretiyle dahi Netanyahu’nun yayılmacı saldırganlığını cesaretlendiren Rubio zaten Filistin’i tanımış olan ülkelerden söz etmiyordu; zaten bu konu örneğin Avrupa Birliğini bölmüştü. Rubio, 23-27 Eylül’de New
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu yerine Özgür Özel’i seçtiği 2023 Kurultayının “mutlak butlan” yani yok sayılması davasında duruşmayı 24 Ekim’e erteledi. Hakimin, CHP’nin 21 Eylül Olağanüstü Kurultay kararının sonuçlarını görmek istediği bildiriliyor. CHP davanın düşmesini istiyordu ama bu erteleme de CHP açısından kötünün iyisi sayılabilir. Kılıçdaroğlu bugün göreve iade edilseydi oyun
Ankara 42’inci Asliye Hukuk Mahkemesi 15 Eylül duruşmasında “mutlak butlan” kararı verirse, sadece CHP’nin başına seçimle gelen Özgür Özel’in yerine seçimle giden Kemal Kılıçdaroğlu’nu geri getirmeye hükmetmiş olmayacak. Aynı zamanda Türkiye’de seçimle kazanılan siyasi makamların mahkeme yoluyla kaybedilebileceğini de tescil etmiş olacak. Seçim sandığında olmuyorsa, mahkeme kararıyla döneminin bir alt başlığı daha var. O da
“Terörsüz Türkiye” süreci ile tarihi bir dönüm noktasındayız. Silahların susması, toplumun büyük bir kesimi için yıllardır beklenen bir umut. Ancak bu umut, herkes için aynı coşkuyu taşımıyor. Çünkü barış sadece siyasetçileri değil, aynı zamanda bu çatışmanın bedelini yıllardır ödeyen, evlatlarını kaybeden, hayatları geri dönülmez şekilde değişen binlerce aileyi de doğrudan ilgilendiriyor. Bu kesimler için Terörsüz
Görevsiz ve yetkisiz İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atadığı gibi, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin de CHP merkez yönetimine kayyım ataması halinde, demokrasimize yargı vasıtası ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) bölünmesinden daha ağır bir darbe vurulmuş olacak. Kamuoyunda “mutlak butlan” davası olarak anılan ve duruşması 15 Eylül’de görülecek davada, toplumsal
Türkiye’de siyaset bugün iki temel eksende şekilleniyor: İktidar, muhalefet içinde bitmeyen tartışmalar algısını kullanarak CHP’yi içe kapatmaya ve ülkenin asıl sorunlarından uzaklaştırmaya çalışıyor. Bu strateji, muhalefetin geçim krizi ve dış politika riskleri gibi toplumun öncelikli gündemlerinde güçlü bir söylem geliştirmesini zorlaştırıyor. Son aylarda CHP’nin kendi kitlesini ve sokakları hareketlendirmesine rağmen bu baskı altında yıprandığı ve









