Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısını yaptığı ve İsrail’in saldırıları sebebiyle Filistin’e destek amacıyla düzenlenen Büyük Filistin Mitingi 28 Ekim’de İstanbul’da yapıldı. Mitingde konuşan Erdoğan, “İsrail açıkça savaş suçu işliyor” dedi. İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun bombardımanı devam ederken Türkiye’de AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın organizasyonu ile Yeşilköy’deki Atatürk Havalimanı’nda Filistine destek mitingi düzenlendi. Mitingde konuşan Erdoğan,
2024 Mart yerel seçimleri yaklaşırken iç siyasette hazırlıklar hızlanmaya başladı. Siyasi partilerde belediye başkan adaylıklarının belirlenmesi sürecinin yanı sıra ana muhalefet partisinde 4-5 Kasım’da yapılacak olağanüstü kongrenin sonucu da merakla bekleniyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nde İstanbul ve Ankara için belediye başkan adaylıkları açıklanmıştı. Diğer şehirlerin adayları için ittifakla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi ve stratejilerin belirlenmesi bekleniyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhur İttifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli ile 29 Ağustos’ta Ankara’da bir araya geldi. Görüşme sonrasında iki taraf da açıklama yapmazken, alınan ilk bilgiler görüşmenin ana gündem maddesini 2024 yerel seçimleri ve işbirliği planlarının oluşturduğu yönünde. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli Ankara’da Bahçeli’nin Beytepe konutunda araya geldi.
MetroPoll araştırma şirketinin Temmuz sonu itibarıyla yaptığı Türkiye’nin Nabzı anketinde vatandaşlara “Verdiği oydan pişman olan var mı?” sorusu da yöneltildi. Anket sonuçlarına göre, yanıt verenlerin yüzde 22,8’, yani her beş kişiden biri, 14-28 seçimleri üzerinden henüz iki ay geçmiş olmasına rağmen verdiği oydan pişmanlık duyuyordu. Üstelik verdiği oydan pişman olan seçmenler arasında iktidar ve muhalefet
Mayıs seçimlerinin kaybedilmesinin ardından iç çatışmalarla boğuşan muhalefet kanadının yerel seçimler için ne tür stratejiler belirleyeceği hem CHP hem de İYİ Parti’de tartışmaları körükledi. İYİ Parti’de yerel seçimler için AK Parti ve MHP ile ittifak yapılabileceği olasılığı değerlendirilirken; CHP içindeki “değişim” tartışmalarında ön plana çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun liderlik adaylığı ile belediye
Bu ülkenin bölünmeleri, arzuları, hayalleri ve bütün bunlara bir biçimde bağlı oy verme biçimleri seküler-muhafazakâr çatışmasına sıkıştırılamayacak kadar karmaşık. Bu karmaşıklığı siyaset basit ve anlaşılır kimliklere ve/veya çıkarlara indirgeyip oradan bir dil kuruyor çoğu zaman. O karmaşık arzu, hayal ve çıkarlara sahip gerçek insanlara seçmen adı verip, sonra onu bir toplamın içindeki bir rakama indirgeyip
AK Parti İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş 7 Haziran’da yapılan oylamayla TBMM Başkanı seçildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son beş yıldır Başkanvekili sıfatıyla AK Parti’yi emanet ettiği Kurtulmuş’a Meclis Başkanlığını da emanet etmiş oldu. Kurtulmuş’un üçüncü turda AK Parti ve MHP oylarıyla Meclis Başkanı seçilmesi, yeni dönemde tanık olabileceğimiz yeni ittifak, işbirliği, hatta transfer senaryoları ve aynı
Her seçim sonrası olduğu gibi bir keşmekeş aldı yürüdü. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bir kısmı muhalefetin yenilgisinin nedenlerini araştırıyor, sorumlular buluyor, istifalarını istiyor. Diğer mahalle ise galibiyetin nemasının nasıl paylaşılacağını tartışıyor, yeni bakanlar kurulunda kimlerin yer alacağı konusunda isimler uçuşuyor. İki adım geri çekilip daha sakin bir kafayla durum değerlendirmek istendiğinde insanın gözünün önüne
Eriyen orta sınıf sorun ve soruları demem gerekirdi. Geçenlerde otomotiv sektöründen yetkililerle konuşuyordum. Ürün çeşitlerini yeniden düzenliyorlarmış; artık ya asgari güvenlik gereklerini karşılayan “fakirleşen” orta sınıf için ya da AK Parti nimetleriyle sınıf atlayıp zenginleşenler için lüks üretim yapmaya karar vermişler. Hani her fırsatta “göster telefonunu” diye çemkiren AK trollerin “bak, geçim sıkıntısı yok” diye
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhur İttifakındaki yeni ortakları her gün hukuk, demokrasi, akıl ve vicdana uymayan yeni bir icat çıkarıyorlar. Eskiden de böyleydiler belki ama Cumhurbaşkanımız onları gözümüze sokana kadar görmüyorduk; ne olduklarını şimdi daha iyi görüyoruz. Demokrasi ve hukuka bakışlarındaki arıza kendini en çok kadın hakları ve kadın-erkek eşitliğine bakışlarında gösteriyor. Ama sadece o değil.