Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti lideri şapkasıyla büyük kongrenin Mart sonuna dek yapılmasını istedi bir kere. İl kongrelerinde salonlara binlerce kişiyi üst üste toplayıp kovit jeneratörü gibi çalışmak pahasına olması, bu arada hastalığın yeniden artmaya başlaması fark etmiyor. Kendi koyduğu kovit yasakları Erdoğan’a ve AK Partililere işlemiyor. Bir tek Erdoğan ve AK Partililere her şey
AK Parti cephesinde hafta sonu ilginç gelişmeler vardı. CHP’nin açtığı “Damat nerede? 128 milyara ne oldu?” kampanyası AK Parti’yi Berat Albayrak’ı dört koldan savunmak zorunda bıraktı. Albayrak, görevdeyken de halkın en sevdiği siyasetçiler arasında değildi. Dolayısıyla şimdi Albayrak güzellemelerine baş vurulmasının AK Parti’ye ne kazandıracağı belli değil. Ama Beştepe’den Kabineye, oradan TBMM Grubu ve Parti
CHP’den 29 Ocak’ta istifa eden üç milletvekilinin Muharrem İnce’nin partileşme sürecinde olan Memleket Hareketine katılacağı yazılıyor. CHP’nin 2018’deki Cumhurbaşkanı adayı olan İnce, “CHP yoldan çıktı, artık Atatürkçü bir parti değil” görüşünde.Peki İnce artık Atatürkçü görmediği CHP’den istifa etti mi? Hayır, etmedi. Etkisi altındaki üç milletvekili; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy
Daha birkaç gün öncesinde önceki Kültür Bakanlarından Fikri Sağlar’ın türbanlı hakimlere dair görüşlerini hararetle tartışıyorduk. Sağlar’ın söyledikleri neden bu derece önem kazanmıştır? Anlaması zordur. Görüşleri ana muhalefet partisinin resmî görüşüymüşcesine tartışmaya açılsa bile aslında kendisi bugün ne milletvekilidir ne de CHP yönetimindedir. Ama yine de Sağlar’ın türban konusundaki görüşleri ülkede rahatsızlık yaratıyor olabilir mi? Yaratıyorsa
Sizce ne önemli ülkenin gündeminde? Neyi konuşmalıyız? Ülke gündemi halkın gündeminden nasıl olur da farklılaşabilir? Elbette soracaksınız: Memleket için önemli olanları kimlerden dinliyoruz? Ve tabii, halkın tercihleri ve gündemi memleket için önemli mi? Halkı mı yoksa ülke gündemini şekillendirenleri mi dinlemeye değer? Ülke gündeminde ne ABD’nin yaptırımları var, ne tank-palet fabrikası. Ne Doğu Akdeniz ya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedefe koyması artık endişe verici bir hal almaya başladı. Erdoğan en önemli siyasi rakibi olan Kılıçdaroğlu’nun siyasetin dışına atılması çabaları can güvenliğini tehlikeye atacak boyutlara varmamalı.Yalnızca suç örgütü liderlerinin hakaret ve tehditlerine maruz kalmasına ses çıkartmayışından söz etmiyorum. Yalnızca AK Parti’nin müttefiki MHP’nin CHP liderini TBMM dışına çıkartmak,
Suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu mektupla tehdit etmesi tepki topladı. Çakıcı, Twitter hesabı üzerinden yayınladığı tehdit mektubunda, Kılıçdaroğlu’na “Akıllı ol”, “Vatan hainleri ile Bahçeli’yi bir kefeye koyarsan hayatının hatasını yaparsın” dedi. Çakıcı, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin girişimleri sonucu hükümetin gündeme getirdiği infaz düzenlemesiyle 16 Nisan’da tahliye olmuştu. CHP: Takipçisi olacağız
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun epey bir yıldır kafa patlattığı “CHP nasıl iktidar olur?” sorusu, gazeteci Fikret Bila’nın son kitabının başlığı. Siyaseti kırk yıldır izleyen değerli meslektaşım ve arkadaşım Bila’nın CHP ve merkez soldaki diğer partiler üzerine bilgi ve gözleminin o partilerin yöneticilerinin çoğundan fazla olduğuna inanırım. Kitabın yazılma sürecinde de birkaç kez bir araya gelip
Muhalefet değişmeden iktidar değişir mi? Bu sorunun en çok muhalefetteki parti yönetimlerini rahatsız edeceği açık. Ama hem dünya siyasetinde hem Türkiye siyasetindeki örnekler, özellikle de siyasette tıkanmanın olduğu dönemlerde değişimin muhalefetten başladığı, belki de başlaması gerektiğini gösteriyor.Bu soruyu son olarak Ayhan Bilgen gündeme taşıdı; Kars’ın seçilmiş ama şimdi tutuklanmış, il valisi yerine kayyum atanmış HDP’li
Son olarak “Muharrem İnce, Nagehan Alçı’ya konuştu” başlığında olaydan koptum ben. Çünkü o haber hükümet yanlısı sitelerden “son dakika” diye ekranıma düşmeye başladığında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Liranın değerinin düşmesinin önemi yok, çok başarılıyız” mealinde konuştuğu “Sor Kurtul” programında söylediklerini okuyordum. Muhalefetin “Damat olmasa bir gün orada kalır mıydı? Neden ortada görülmüyor?” soruları