Nobel ödülüne layık görülmesi hepimizi gururlandıran (ve bir GS Lisesi mezunu olarak benim de özellikle göğsümü kabartan) değerli bilim insanımız Daron Acemoğlu geçenlerde yine değerli gazetecilerimizden Fatih Altaylı ile yaptığı bir söyleşide, Atatürk’ün gerçekleştirdiği siyasi, sosyal ve kültürel devrimler arasına, elinde siyasi gücü olduğu (örneğin laiklik ilkesini getirdiği) halde, örneğin laiklik ilkesini, demokrasi devrimini neden
Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilanıyla açtığı tarihi sayfada 101 yılı geride bıraktı. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri bugün ne yazık ki birden fazla siyasi aktörce hedef alınan Anayasanın ilk üç maddesi ve onların değiştirilemeyeceğini öngören dördüncü madde kilidiyle korunmaya çalışılmaktadır. Bu Cumhuriyet Bayramında Anayasa’nın ilk üç maddesini hatırlamakta yarar
“Türkiye’nin ana gündeminin Anayasa değişikliği olmadığının biz de farkındayız” diyor TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş; “Ama Türkiye’nin sivil, demokratik ve devlet değil millet odaklı bir Anayasa yapmasının koşullarının bulunduğuna inanıyoruz.” Kurtulmuş ile 30 Mayıs sabahı bir grup gazeteci arkadaşla Çankaya’daki TBMM Başkanlık Konutunun bahçesindeki kahvaltı davetinde söyleşiyoruz. Konular Anayasa, Gazze ve sokak hayvanları ama daha çok
Anayasa’mızın değiştirilemeyen ilk dört maddesi (*) yürürlükte. Ancak devlet yönetimimiz ve vatandaşlarımızın hatırı sayılır bir bölümü gerçek hayatta gündelik yaşantılarını halen bu maddelerle uygunluk içinde sürdürmüyor. Bu tespite Anayasa’mızın Eğitim ve Öğretimle ilgili 5. Maddesini de dahil edebiliriz. (**) Çünkü eğitim ve öğretim, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılmazsa Anayasa’nın değiştirilmesi mümkün olmayan ilk
Milli Savunma Bakanlığı, Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümü 29 Ekim 2023’te Mustafa Kemal Atatürk’ün kabri Anıtkabir’de ziyaretçi rekoru kırıldığını duyurdu. Bakanlık açıklamasına göre 1 milyon 182 bin 425 ziyaretçi Atatürk ve Cumhuriyete saygı ve sevgilerini göstermek için Anıtkabir’e gitmiş. Bakanlık, kalabalık yüzünden giremeyenlere de şükranlarını sunmayı unutmamış. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Anıtkabir'e akın eden ve yeni
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti yönetiminde geçen son 21 yılın, bugün 100. Yılını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’ne en önemli kazancı belki de Atatürk’ün geniş kitleler tarafından tabandan yükselen sivil bir dalgayla yeniden keşfidir. Ve aynı halk kitlelerinin, Anayasanın ikinci maddesinde yer alan laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin önem ve anlamının ayrımına varmaları. Bunun Erdoğan yönetiminin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim’de yeni yasama yılını açış konuşması, birkaç saat önce, Meclis binasının birkaç yüz metre ilerisindeki İçişleri Bakanlığına yönelik terör saldırısının gölgesinde kaldı. Erdoğan konuşma metninde yer alan “Bölücü terör meselesini, sınırlarımız içinde büyük ölçüde çözdük” cümlesine, metinde yer almayan “Bu sabahki eylem terörün son çırpınışlar” cümlesini eklemek zorunda kaldı. Erdoğan konuşmasının
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş 4 Ağustos’ta Yalova Merkez Camii’nde “irat ettiği” Cuma hutbesinde “Cuma namazı konusunda hassas davranmayanların vebal altında” olduğunu öne sürerek şunları söyledi: “Çalışanlarımızın ve öğrenci kardeşlerimizin en önemli farz ibadetlerinden biri olan cuma namazını eda edebilmelerine yardımcı olalım. İş yerlerimizdeki mesai saatlerini, okullarımızdaki ders programlarını cuma namazının vaktine göre düzenleyelim.” Bunlar
Ülkelerin iç ve dış politikalarını birbirinden ayrı değerlendirmek sağlıklı sonuçlar vermez. Türkiye gibi dünya jeopolitiğinde önemli yer tutan bir devletin iç politika alanında yaşadığı evreler hakkıyla anlaşılmadan bu evrelerin o ülkenin dış politikasını nasıl şekillendirdiği ve dolayısıyla dış politikasının dünyadaki stratejik değişiklikler üzerinde, eğer varsa, etkilerine dair doğru bir hüküm kurmak da mümkün olmaz. Bu
CHP, DEVA, DP, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Saadet Partisi imzalı “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” yoğun katılımlı bir toplantı ile kamuoyuna açıklandı. Temel hedef: Türkiye’yi herkesin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdüğü ve sosyal refah standartlarına ulaştığı, kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülke