Suriye’de silahlı muhalif güçler, başkent Şam’a girdiklerini, Baas Partisi rejiminin devrildiğini ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın 7 Aralık itibarıyla kaçtığını ilan etti. Reuters haber ajansı, Esad’ın ülkeyi, “bilinmeyen bir yöne” doğru terk ettiğini bildirdi. Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) önderliğindeki muhalif güçlerin rejimi devirdiği açıklamasından kısa süre önce bir açıklama yapan Başbakan Muhammed Gazi El Celali,
Türkiye’nin göçmen, mülteci ve yabancı politikalarını, özellikle de vatandaşlık sürecini herkes gibi ben de uzun bir zamandır kaygıyla izliyorum. Şeffaflık eksikliği, belirsiz istatistikler ve izlenen politikanın hangi amaca hizmet ettiğinin net bir şekilde açıklanmamış olması, bu sürecin dünyanın en kötü örneklerinden birine dönüşmesine neden oluyor. Kolayca verilen vatandaşlık Geçtiğimiz yaz Como’daki bir uluslararası toplantıda, Maronit
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “bekleyen şahsi tehlikeler” olduğunu öne sürdü. “Devlet içinde kendisini devletten güçlü zannedenler” olduğunu söyleyen Davutoğlu, Erdoğan’ın karşısında bir “rövanşizm”, yani “intikamcılık” tehlikesi bulunduğunu iddia etti. Davutoğlu siyaset gündemini sarsan bu iddiaları T24’te gazeteci Murat Sabuncu’ya verdiği -ve ağırlığı Suriye ve sığınmacılar olan ayrıntılı söyleşisinde ortaya attı. “Çok
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3-4 Temmuz’da Kazakistan’ın başkenti Astana’daki Şangay Grubu toplantılarında Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile yapacağı görüşme öncesi Ankara’daki iki gelişmeden söz etmemiz gerekiyor. İlki, Erdoğan’ın 2 Temmuz’daki Kabine toplantısı ardından Suriye konusunda söyledikleridir. İkincisi de Dışişleri Bakanlığının 3 Temmuz sabah saatlerinde, Putin görüşmesine saatler kala Türkiye’nin Suriye politikası hakkında yaptığı, asabiyet tonu öne