Hamas’ın İsrail’e saldırmasıyla Orta Doğu’da alevlenen kriz bir haftasını doldurdu. Öldürülenlerin sayısı 1300 İsrailli 1900 Filistinliyi aştı; öldürülenlerin çoğu sivil halk. İsrail Gazze de yaşayan 1 milyon kişiye hızla güneye, Mısır sınırına gitmemeleri halinde Hamas yanlısı sayılarak öldürülecekleri uyarısında bulundu. İsrail ordusu Başbakan Binyamin Netanyahu’nun deyişiyle “eşi görülmemiş” şiddetle kara karekatına başladı. Bu kan banyosunun ortasında ABD Başkanı Joe Biden, Türkiye’nin başta Suriye ve Irak olmak üzere bölge barış ve istikrarının altını oymakta olduğu vurgusuyla bir bölge imzaladı.
12 Ekim 2023 tarihli belge asıl olarak ABD askerlerinin IŞİD’le mücadele amacıyla Suriye’ye gönderilmesine izin veren 2019 tarihli bir tezkerenin bir yıl daha uzatıyor.
Bir yerde bugünlerde TBMM’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talebiyle Suriye ve Irak’a asker gönderme ve ülkeye yabancı asker kabulünü oylayacak olması gibi.
Aradaki fark şu ki, Türkiye’nin tezkeresi askerlerin PKK ve IŞİD’den kaynaklanan terör tehdidine karşı asker gönderilmesini öngörüyor. ABD tezkeresi ise adeta Türk askerinin Suriye’deki varlığına karşı.
Türkiye-ABD güvensizliği
Bunu Erdoğan’ın “ABD ile aramızda “güvenlik sorunu var” çıkışı izledi. O da ABD’nin Suriye’deki varlığının Türkiye ve bölge için tehdit oluşturmaya başladığını söyledi.
Bu çıkışa Moskova’dan takdir açıklaması geldi; “Erdoğan haklı” diye konuştu Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova.
Dünyanın en güçlü güvenlik örgütünün iki önemli müttefiki arasında artık açıkça ifade edilen bir güvensizlik krizi var.
Bu kriz de NATO’nun en sıcak iki kanadından güney doğu kanadında çıkmış durumda. Bu kanat Batı ittifakının Karadeniz, Azerbaycan-Ermenistan, İran, Irak, Suriye ve İsrail-Filistin sorunlarına açık durumdaki Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor. Kaldı ki kuzey doğu kanadında, Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle gündeme gelen İsveç’in NATO üyelik başvurusu tartışmasında da Türkiye başrolde ve ABD ile zıt kutuplarda.
İsrail’e “Buraya bir Yahudi olarak geldim” diyerek Erdoğan’ın tepkisini çeken ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bir de bu kaos içinde Ermenistan’a “Azerbaycan sizi işgal edecek çıkışıyla neye zemin hazırlamak istiyor? Bölge barış ve istikrarına böyle mi katkı sağlıyor?
Bölge barışı derken?
Türkiye ve ABD arasında son büyük çatlak Rusya’dan alınan S-400’lerden de önce, hatta 15 Temmuz 2016’dan da önce, 2014’te Kobani’de ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan mı kendisine yenik düştü yoksa ABD Başkanı Barack Obama mı? İkisinin de kendi askeri aygıtlarının etkisinde ABD’nin IŞİD’le mücadele ortağı olarak NATO müttefiki Türkiye yerine (PKK’dan farklı olmadığı propagandasıyla) PKK’nın Suriye örgütlenmesini seçtiğini söylemek mümkün.
Türkiye bu işbirliğine hazır olduğunu o gün de söylüyordu, son olarak Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tekrarladı.
Bu tezkereyi 2019’da ilk imzalayan Erdoğan’ın -kendisini ve Türkiye’yi bütün aşağılamalarına rağmen, kendisiyle sık sık görüştüğü için- “dostum” dediği Donald Trump olmuştu.
O tezkereyi Türkiye’yi bölge barışına tehdit gördüğünü yazmadan da imzalayabilir miydi? Evet.
Peki, Biden, Trump’ın izinden giderken Türkiye ‘yi bölge barış ve istikrarının altını oyduğu iddiasını çıkararak imzalayabilir miydi? Yine evet.
Peki, ABD bölge barış ve istikrarı derken ne kastediyor acaba?
Arapları hizaya sokmak
ABD Bölge barış ve istikrarı derken acaba CIA’nın 1947’deki kuruluşundan sonra ilk darbesini 1948’de Suriye’de yaptırmış olmasını mı kast ediyor? Ya da 1952 Mısır, 1953 İran darbelerini? 1958 Lübnan çıkartmasını mı ya da? İran’la savaşta arka çıktıktan sonra petrol davasından giriştiği Irak savaşını mı? Kimyasal silah yalanıyla 2003 Irak işgalini mi? Libya?
Bölge demişken ya Taliban’dan El Kaide’den IŞİD’e pek çok terör örgütüne kuluçkalık yapan Afganistan?
İsrail’in -her devlet için, Türkiye için de meşru hak olan- kendini savunma hakkını milyarlarca dolar ve en yeni silahlarla desteklerken Filistin halkının katliamlara uğramasına aldırmamak mı bölge barış ve istikrarı?
Bir zamanlar İsrail’e can düşmanı olan Arap başkentlerini bir bir ziyaret edip hepsini İsrail’in (sadece Hamas’ın değil) Filistin’in karşısındaki her eylemine destekte hizaya sokmak istiyor Blinken.
Bölge denizlerinde o kadar uçak gemisi Gazze için çok fazla, İran içinse Rusya ve Çin ile doğrudan çatışmayı göze almak gerekebilir. O gemiler Arap ülkelerinin gözünü korkutmak içindir.
Bak şu konuşana
ABD işi bitince Vietnam’dan, Afganistan’dan, Irak’tan nasıl gidip işbirlikçilerini kalanların insafına bıraktıysa, Suriye’de de aynısı olması kaçınılmaz. Hem ABD’nin kâğıt üzerinde terör örgütü saydığı PKK ile işbirliğinin asıl hedefinin zamanı gelince İran’a karşı olduğunu görmemek için saf olmak gerek. 50 yıl önce İsrail’e düşman olan Müslüman bölge ülkelerinden şimdi düşman olan bir tek İran kaldı çünkü.
Bölge barış ve istikrarı, öyle mi?