Gazeteci-Yazar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 21 Mayıs’ta Macaristan dönüşü uçağa kabul ettiği gazetecilere konuşmuş. Tekrar seçilme veya aday olma derdi olmadığını, yeni Anayasayı CHP ile beraber yapmak istediğini söylemişti. CHP lideri Özgür Özel’in bugünkü (23 Mayıs) yanıtı şu olmuştu: “Bu kadar vicdansız, acımasız, hukuk tanımayan adamlarla neyini müzakere edeceğim? Önce bir normal, böyle bir müzakere edilebilir bir
Daha itirafın ne olduğunu bilmeden çoğunuzun “Hayır” dediğini duyar gibiyim. AK Parti’den gelen üst düzey İmamoğlu itirafı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin 19 Mart’ta gözaltına alınıp Silivri Cezaevinde tutulan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu siyaseten devre dışı bırakma kararlılığından döndüreceğini ben de sanmıyorum. Tersine kabak bu itirafı yapanın başında patlayabilir. İtirafın sahibi Nihat Zeybekçi. AK Parti’nin ekonomiden
İktidar çizgisindeki Akşam gazetesi 18 Mayıs’ta haber adı altında “İmamoğlu Medyası A.Ş.!” başlıklı imzasız bir içerik yayınladı. Yayında eleştirel yayın yapan bazı gazetecilerin Ekrem İmamoğlu yönetiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle para ilişkisine girdiği iddiası, herhangi bir kaynağa dayandırılmadan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada “ortaya çıktı” diyerek öne sürülüyordu. Gazetenin iddiasına göre, halen tutuklu bulunan İmamoğlu’nun danışmanı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a 15 Mayıs’ta Tiran’da yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu dönüşünde uçakta Lozan Antlaşmasını sordular. PKK 12 Mayıs’ta açıkladığı 5-7 Mayıs fesih kongresi kararlarında Türkiye’deki Kürt sorununun kaynağı olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşmasını göstermişti. PKK’ya göre Lozan’dan birkaç ay sonra 29 Ekim 1923’te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin “tapu senedi” sayılan Lozan, Kürtleri “imha”
Rusya-Ukrayna görüşmeleri Türkiye’nin ev sahipliğinde, ABD’nin de katkısıyla İstanbul’da yapılıyor. Böylece 2022’de savaşın başlaması ardından iki ülke arasında yapılan iki görüşme ardından üçüncüsüne de Türkiye’nin arabuluculuğu ile gerçekleşiyor. Bir başka açıdan baktığımızda modern tarihte eşine az rastlanır bir görünümle karşı karşıyayız. Gelişmeler Rusya-Ukrayna, Suriye ve Kürt sorunu konularında eş zamanlı diplomatik çözüm gayreti olarak yorumlanabilir.
Terörsüz Türkiye projesinde bir sonraki kritik aşama olan silah bırakma işleminin ne zaman, nerede, nasıl başlayacağına dair resmi bir açıklama henüz yapılmadı. PKK’nın “örgütü feshediyoruz, silahlı mücadeleye son veriyoruz” açıklaması önemli bir aşamaydı ama barışa gidecek bir yol varsa, silahların teslimi onun ilk adımı olmak zorunda. İşte bu ortamda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Terörsüz Türkiye” hedefine
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, alışılmadık biçimde 11 Mayıs sabaha karşı düzenlediği basın toplantısında Ukrayna’yı “İstanbul’da doğrudan görüşmelere” çağırdı. Hakan Aksay’ın T24’te saptadığına göre Rusya-Ukrayna savaşı hakkında da ilk kez “özel askeri operasyon” yerine “savaş” sözcüğünü kullandı. Putin’in bu çağrısından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da haberi yoktu. Putin’in bu önerisini memnuniyetle karşıladı. Erdoğan, daha ilk iki görüşmenin
PKK’nın 12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi bırakma ve kendisini fesih kararı Türkiye’de yaygın siyasi şiddet döneminin bitme ihtimali bakımından önemli bir eşiğin daha aşılması anlamına geliyor. Bundan sonra süreç baltalansa, sonuç vermese silahlı mücadele yolunun sonuna geldiğini kabul etmiş bulunuyor PKK. Dünyada yarım asra yakın, 47 yıl devam etmiş başka bir gayri nizami savaş, başka deyişle








