Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 21 Mayıs’ta Macaristan dönüşü uçağa kabul ettiği gazetecilere konuşmuş. Tekrar seçilme veya aday olma derdi olmadığını, yeni Anayasayı CHP ile beraber yapmak istediğini söylemişti. CHP lideri Özgür Özel’in bugünkü (23 Mayıs) yanıtı şu olmuştu: “Bu kadar vicdansız, acımasız, hukuk tanımayan adamlarla neyini müzakere edeceğim? Önce bir normal, böyle bir müzakere edilebilir bir
Daha itirafın ne olduğunu bilmeden çoğunuzun “Hayır” dediğini duyar gibiyim. AK Parti’den gelen üst düzey İmamoğlu itirafı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin 19 Mart’ta gözaltına alınıp Silivri Cezaevinde tutulan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu siyaseten devre dışı bırakma kararlılığından döndüreceğini ben de sanmıyorum. Tersine kabak bu itirafı yapanın başında patlayabilir. İtirafın sahibi Nihat Zeybekçi. AK Parti’nin ekonomiden
İktidar çizgisindeki Akşam gazetesi 18 Mayıs’ta haber adı altında “İmamoğlu Medyası A.Ş.!” başlıklı imzasız bir içerik yayınladı. Yayında eleştirel yayın yapan bazı gazetecilerin Ekrem İmamoğlu yönetiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle para ilişkisine girdiği iddiası, herhangi bir kaynağa dayandırılmadan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada “ortaya çıktı” diyerek öne sürülüyordu. Gazetenin iddiasına göre, halen tutuklu bulunan İmamoğlu’nun danışmanı
“İlk üçlü, sonraki üçlüye iktidarı bırakmak istemiyor. O kadar kararlılar ki, gençlerden ikisini tutsak ettiler, diğerini de içeri atmanın yolunu bulmaya çalışıyorlar.” Birgün gazetesi yazarı Selçuk Candansayar, içinden geçmekte olduğumuz siyasal krizi farklı bir bakış açısıyla, “Altı erkek aktörün bireysel tarihi üzerinden” böyle okuyor. Candansayar’a göre, yaşları yetmişi aşmış ama politik gücü elinde tutan ilk
CHP lideri Özgür Özel 19 Mayıs’ta İzmir’de düzenlediği mitingde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Sen küresel bir lider değil, yerel bir diktatörsün” diye hitap ederek, “Nasıl geldiysen, öyle gideceksin” dedi. Gündoğdu meydanında iki milyona yakın kişiye hitabında, Erdoğan’ın yenilmekten korktuğu için Ekrem İmamoğlu’nu hapse attırdığını öne süren Özel şöyle devam etti: • “Bırak 2 milyon kişi, güvenebileceğin
PKK’nın fesih anlaşmasından Suriye’de değişen dengelere, Rusya-Ukrayna görüşmelerine dek Türkiye yoğun bir siyasi ve diplomatik süreçten geçiyor. Temmuz ayında başlayacak başka bir süreç daha var. Türkiye-İngiltere serbest ticaret anlaşması görüşmeleri, eğer doğru yönetilirse sadece ekonomik değil, diplomatik ve siyasi alanlarda da Türkiye’ye yeni ve olumlu imkânlar sunabilir. Brexit sonrası Türkiye-İngiltere Birleşik Krallık ile Türkiye arasındaki
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a 15 Mayıs’ta Tiran’da yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu dönüşünde uçakta Lozan Antlaşmasını sordular. PKK 12 Mayıs’ta açıkladığı 5-7 Mayıs fesih kongresi kararlarında Türkiye’deki Kürt sorununun kaynağı olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşmasını göstermişti. PKK’ya göre Lozan’dan birkaç ay sonra 29 Ekim 1923’te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin “tapu senedi” sayılan Lozan, Kürtleri “imha”
Londra’da öğrenciydim. Diplomasiye ilk adımımı atmış, Dışişleri Bakanlığı’nın zorlu sınavlarını geçip, London School of Economics’de yüksek lisansa başlamıştım. Gündüzleri akademide, aralarda çalışarak geçim sağlıyor; akşamları ise şehrin karmaşık siyasi atmosferinde kaybolan genç bir zihin olarak hayatın birçok yüzünü bir arada yaşıyordum. Bir gün, Leicester Square yakınlarında küçük bir kitapçıda gözüme ilişen bir ilan zihnime kazındı:
Rusya-Ukrayna görüşmeleri Türkiye’nin ev sahipliğinde, ABD’nin de katkısıyla İstanbul’da yapılıyor. Böylece 2022’de savaşın başlaması ardından iki ülke arasında yapılan iki görüşme ardından üçüncüsüne de Türkiye’nin arabuluculuğu ile gerçekleşiyor. Bir başka açıdan baktığımızda modern tarihte eşine az rastlanır bir görünümle karşı karşıyayız. Gelişmeler Rusya-Ukrayna, Suriye ve Kürt sorunu konularında eş zamanlı diplomatik çözüm gayreti olarak yorumlanabilir.