“Onlar vurdu, biz büyüdük” şair Ece Ayhan’ın bir zamanlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından çok kullanılan ifadesiydi. Haklıydı. Yerleşik düzen baskı dozunu arttırdıkça Erdoğan büyümüştü. Birkaç badire sonra Erdoğan, seçmen gücüyle sadece siyasi iktidarın değil yerleşik düzenin, devlet aygıtının da sahibi oldu. Yine seçmen gücüyle yerleşik düzenin elinden çıkmasını istemiyor. Şimdi yerleşik düzen yine baskı dozunu
“Görülmeyen Akademi” başlıklı ilk yazımda, içeriden yükselen sessizliklerin akademik dünyanın görünmeyen kırılma hatlarına işaret ettiğini tartışmış ve akademinin bugün nasıl bir değer kaybına uğradığını, kişisel deneyimlerim ışığında anlatmaya çalışmıştım. Ardından, “Diploma İptali, Demokratik Gelecek ve Akademik Özgürlüğün Küresel Çöküşü” başlıklı ikinci yazımda, bu sessizlikten küresel baskı iklimine uzanan yolu ele almış; akademik özgürlüğün dünya ölçeğinde
CHP lideri Özgür Özel saldırıya uğradı. Özel, bir gün önce vefat eden Sırrı Süreyya Önder’in 4 Mayıs’ta İstanbul, Atatürk Kültür Merkezindeki anma töreninin çıkarken yanına yaklaşan saldırgan alnına kuvvetli bir şekilde vurdu. Özel sendelese de saldırıdan yaralanmadan kurtuldu; saldırgan ise polis tarafından gözaltına alındı. Görgü tanıkları saldırganın Özel’e vurduklarn sonra “Ben Osmanlı torunuyum” diye bağırdığını
28 Nisan 2025 sabahı, İspanya ve Portekiz bir anda sessizliğe gömüldü. Bütün İber Yarımadasını kapsayan, hatta Avrupa’nın başka şehirlerine de yayılan elektrik kesintisi nedeniyle ne trenler çalışıyor ne uçaklar kalkıyordu ne de iletişim sağlanabiliyordu. Hastaneler acil protokollerini devreye soktu, bazı ameliyatlar iptal edildi, ATM’ler hizmet dışı kaldı, marketlerde ödeme sistemleri çöktü. Dijital dünyanın belkemiğini oluşturan
15 Nisan’da geçirdiği kalp krizi ardından kaldırılıp ameliyata alındığı İstanbul Florence Nightingale hastanesinde 3 Mayıs günü “çoklu organ yetmezliği” nedeniyle 62 yaşında vefat eden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 4 Mayıs’ta Levent Barbaros Camiindeki Cenaze Namazı ardından İstanbul Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verildi. Cenaze töreni öncesinde Atatürk Kültür Merkezinde (AKM) yapılan
Bu yazıya başladığım 3 Mayıs sabah saatlerinde uluslararası gözlemciler Şam üzerinde İsrail İHA’larının yeniden görüldüğünü haber veriyordu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi 2 Mayıs’ı 3 Mayıs’a bağlayan gece İsrail savaş uçaklarının Başkent Şam ve Hama’ya yürüttüğü 20’den fazla saldırının şimdiye kadarki an ağırı olduğunu duyurmuştu. Lazkiye’den da İsrail saldırısı haberleri geliyordu. Özellikle Suriye’nin elinde kalan son
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 29 Nisan’daki İtalya ziyaretinde Başbakan Giorgia Meloni ile görüşmelerinde iki ülke arasında stratejik işbirliği çerçevesinde 12 anlaşma ve mutabakat zaptı imzalandı. Bunlar arasında İtalyan savunma devi Leonardo ile Türkiye’nin insansız hava teknolojilerinde uluslararası aktör konumuna büyüyen BAYKAR arasında imzalanan stratejik ortaklık ve ortak üretim anlaşması da bulunuyordu. Bu anlaşma Avrupa savunma sanayisinde
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın rüya projesi Kanal İstanbul’un yapılması için para bulunamadığı sonunda resmi makamlarca kabul edildi. Böylece projenin Orta Doğu ülkelerindeki bütün gayrimenkul pazarlama faaliyetine karşı yakın zamanda yapılmasının mümkün olmadığı da anlaşılıyor. Bu gerçek CHP lideri Özgür Özel ile Kanal İstanbul üzerine medya üzerinden tartışmaya giren iki bakanın birbiriyle çelişir görünen beyanları ve Cumhurbaşkanlığına
Bugün 1 Mayıs, işçinin, emekçinin bayramı; Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun! İstanbul’un 1 Mayıs gösterilerine çıkan bölgeleri adeta kuşatma altında. “Bu neyin korkusu?” diye naif bir sordu bir arkadaşım. Bir başka arkadaşım, ortak yazışma gruplarından birine “Emeğin ve emekçinin değerini yitirdiği, dayanışmanın izlerinin dahi yok olmaya başladığı, hatta kutlama yapmanın dahi yasaklandığı günlerde, neyin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 30 Nisan’da AK Parti Grubuna hitabında ona “perişan halde” dedi ama kimilerine göre Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla CHP lideri Özgür Özel’in içinden adeta bir kaplan çıktı. Kendisi de televizyoncu Armağan Çağlayan’a söyledi: 19 Mart’ta kitleleri Saraçhane’ye çağırmasaydı, bugün muhtemelen kayyım oturuyordu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında. Özel 30 Nisan gecesi AK Parti’nin İstanbul’da









