Ekrem İmamoğlu’nun diploma davasının görüldüğü 20 Ekim günü İstanbul’da 5’inci İdare Mahkemesinde yine ciddi gerginlik yaşanırken Diyarbakır’daki uluslararası yargı toplantısında siyasi davaların geleceği açısından olumlu konuşmalar yapıldı. Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Avrupa Konseyi’nin işbirliğinde yürütülen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi” çerçevesinde yapılan toplantıda, özellikle Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez’in söyledikleri,
Anayasa Mahkemesinin (AYM), Gezi Parkı Davası’nda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın bireysel başvurusuna ilişkin gerekçeli kararı 17 Ekim 2025 tarihli Resmî Gazetede yayımlandı. Yüksek Mahkeme, Kahraman’ın “hakkaniyete uygun yargılanma hakkının” ihlal edildiğine ve yeniden yargılanması gereğine 5’e karşı 9 oyla hükmetti. Bu karar, 2013’teki Gezi Protestolarını “darbe girişimine” dönüştüren tartışmalı davada,
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de TBMM Grubuna hitabında Abdullah Öcalan’ın tahliye edilip Meclis’e gelerek DEM Parti Grubunda PKK’nın bittiğini açıklamasını istemesi siyaseti sarstı. Nasıl sarsmasın? Bahçeli, 1999’da Öcalan’a verilen idam cezasının durdurulmasında Başbakan Yardımcısı olarak sorumluluğuna rağmen, daha sonra AK Parti’ye muhalefet ettiği dönemlerde -o zaman Başbakan- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mitinglerde “Asacaksan ipi benden”
Son bir hafta on gündür birbiriyle ilgisiz gibi görülen bir dizi iç ve dış gelişme alt alta sıralayınca her türlü kışkırtmaya açık tehlikeli bir ortama girdiğimizi gösteriyor. Doğrudan konuya gireceğim ve önceliği MHP’nin Meclis’te elini sürmeden Can Atalay oturumunu AK Partiye kapattırmasına vermeyeceğim. Ona ilerleyen satırlarda ayrıntısıyla gireceğim ama önceliği “Mehmet Şimşek’i istemezük” lobisi çalışmalarına
Türkiye siyaset arenası yoğun bir hareketlilik içinde. Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın durumu siyasi gerilimin merkez üssü haline geldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve AK Parti içinde çalkantılar sürerken Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Atalay üzerinden CHP’ye yönelttiği eleştiriler siyasi hareketliliği arttırdı; MHP’nin CHP’yi baskı altına aldığı yorumlarına sebep oldu. Can Atalay
“AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi olmadan da gereğini yapmıştır”. MHP lideri Devlet Bahçeli bu sözleri TBMM’nin 16 Ağustos’taki kavgalı oturumunda Can Atalay’ın milletvekilliği konusunu Meclis’te görüşmeyi reddetmesi üzerine etti. Özellikle de 31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrasında MHP’nin önemli konularda AK Parti üzerinde kurduğu vesayeti gayet iyi anlatıyor bu cümle. Tüm yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı Tayyip
“İktidar istemediğinde, Anayasa ve hukuk rafa mı kalkıyor?” bu soruyu, yasama, yürütme ve yargı kurumlarının başında bulunanların cevaplamalarını isterim: Başta en hassas konularda Meclis’e gerçek manada başkanlık yapmayan Numan Kurtulmuş, onun başkanlık yapmadığı Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili oturumlara başkanlık yapan, Anayasa Mahkemesi’nin hükümsüz dediği, sözde kesin Yargıtay kararını okuyan eski adalet bakanı Bekir
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), TİP Hatay Milletvekili seçilen ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın durumunu görüşmek üzere olağanüstü toplandı. Ancak oturum, sert tartışmalar, kavga ve fiziksel şiddetle altı kez bölündü, saldırıya uğrayan DEM Parti Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in kaşı açıldı. 6 kez ara verilen Meclis Genel Kurulu’nda Atalay için verilen genel görüşme talebi reddedildi. TBMM
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulumuş, muhalefet partilerinin Can Atalay’ın milletvekilliğinin görüşülmesi için mecliste olağanüstü toplantı başvurusu yapması üzerine TBMM Genel Kurulu’nu 16 Ağustos’ta toplantıya çağırdı. Sözcü gazetesinin haberine göre Genel Kurul toplantısına AK Parti de katılacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 16 Ağustos saat 14:00’te Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi gündemi ile olağanüstü









