Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan koronavirüs salgını henüz geçmemişken Türkiye’nin her yerinden 350 bin kişiyi Ayasofya’da namaz için İstanbul’da toplayıp memleketlerine geri göndermişti. Aynı Erdoğan 26 Ekim’de koronavirüs salgını yeniden yayılırken 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının cumhur tarafından kutlanmasını “kamu düzeni” gerekçesiyle yasakladı. Cumhurbaşkanının Cumhuriyet Bayramı kutlamasını tekeline aldığı gün Türk lirası Amerikan doları karşısında tarihinin en kötü
Deneysel yaklaşım Bir önceki yazımda Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin, verilerinden sorumlu olduğu Bakanlığın verilerini yalanlayan makalelerinden ve bu çalışmalara imzasını koyan tuhaf araştırma ekibinden bahsetmiştim. Maşallah Sayın Bakan Yardımcısının, bir yandan pandemi ortasında veri toplama, analiz, rapor etmek gibi zor bir işin en üst düzey sorumlusuyken, bir yandan da spektrumu lösemili Covid hastalarına uzanan
Yalan söylemeye bir kez başlarsanız, devam etmek zorunda kalırsınız, biri diğerini kovalar ve bir gün mutlaka yakalanırsınız. Çoğumuz, çocukken büyüklerimizden bu yolda tavsiyeler duymuşuzdur. Ben, pek de kısa sayılmayan ömrümde bunun birçok örneğine tanık da oldum. Ama bu salgın sırasında içine düştüğümüz tablo, ancak bir TV dizisine göndermeyle açıklanabilir durumda: “Yalan Rüzgarı”. CHP Ankara milletvekili
Çocukken birçoğumuz yapmışızdır. Bebeklerimizi konuşturmuş ya da kafamızı çarptığımız kapının bize bir kastı olduğunu düşünmüş ve onu tekmelemişizdir. Bu yalnızca çocukların yaptığı bir şey değil, erişkinler, erişkin toplulukları da cansız eşyalara, yerlere vb özellikler atfederler. Yalnızca “ilkel” dediğimiz topluluklar değil, modern zamanlarda da. Sık bildiğimiz bir örnek Türkiye’de bir kazanın, tatsız bir olayın geçtiği bir
CHP milletvekili Murat Emir, 29 Eylül günü Twitter hesabından Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamların vaka sayılarını gizlediğini, Sağlık Bakanlığı Bilgi İşleme ait 10 Eylül 2020 tarihli bir belgenin vaka sayısını 29.377 olarak gösterdiğini, Sağlık Bakanlığı’nın ise aynı gün 1.512 yeni hasta ilan ettiğini açıkladı. Milletvekilinin iddiasına göre günlük vaka sayısı 30 binlerde, yani bakanlığın açıkladığı hasta
Her sabah uykudan uyanıklığa geçtiğim bulanık anlarda, bugün ne kötü haber alacağım endişesini yaşıyorum. Sonra, gün içinde mesajlar -bazen çok uzun zamandır iletişimim olmamış bir tanıdıktan- telefonlar gelmeye başlıyor. Doktor gruplarında kimi benden genç, kimi benden yaşlı kaybettiğimiz hekimlerin hikayeleri paylaşılıyor. Birçok bebeğin sağlıkla dünyaya gelmesine yardım etmiş benden çok genç bir kadın doğum hekimi,
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Hürriyet’ten Ahmet Hakan’la görüşmesinde Türkiye’deki filyasyonun dünyada eşi benzeri olmadığını söylemiş. Salgının başından beri hemen her alanda tekrar tekrar duyduğumuz bir nokta bu. Yalnızca Türkiye’de uygulanan ilaç tedavileri, yalnızca Türkiye’nin ulaştığı tedavi başarı oranları, yalnızca Türkiye’de uygulanan haftasonu sokağa çıkma yasakları. Sağlık Bakanlığı salgın yönetiminde orijinalliği önemsiyor.Her ne kadar yeni Koronavirüs,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her ne kadar işlerin yolunda olduğunu, söylese de işler kontrolünden çıkmak eğilimi gösteriyor.Sözü uzatmadan saymaya başlayalım. Kontrolsüz sürü bağışıklığı 1- Koronavirüs salgını sadece yeniden yayılmakla kalmadı, genel olarak toplumun moralini çökertecek bir hâl almaya başladı. Nisan-Mayıs aylarındaki -yetersiz olsa da- kısıtlayıcı adımlar sayesinde geriletilen Covid-19 salgını, bütün uyarılara rağmen Haziran-Temmuz aylarında ticaret
Sağlık Bakanı salgında “birinci dalganın ikinci pikini yaşıyoruz” dedi. Doğru; üstelik bu pik, yani tepe noktası, bakanlığın ilan ettiği sayıların gösterdiğinin ve birinci tepe noktasının çok daha üzerinde gibi görünüyor. Geçtiğimiz haftalarda Rize, Malatya, Erzurum valilerinin ve Ankara Tabip Odası’nın kendi şehirleri için basına açıkladıkları rakamlar bu illerin dahil edildiği bölgeler için ilan edilen resmi
Eylülün ilk haftası veri akışı bakımından yoğun bir hafta oldu. 31 Ağustos’ta gelen büyüme rakamı ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 11’lik bir daralmaya işaret etti. Bu rakam OECD ortalamalarına oldukça yakın. Diğer ülkelerle karşılaştırmayı kolaylaştırmak için senelik olarak ifade edersek yüzde 37 gibi bir senelik rakama ulaşıyoruz ki bu sayı ikinci çeyrekte senelik