Dün, bir süre önce bir kırık operasyonu geçiren babama uğradım. Operasyondan bu yana geçen yaklaşık iki aydır haber dinlemeyi ve gazete okumayı bıraktı. Sorunca, geçici olduğunu söylüyor. Bir ara “dolar kaç lira oldu?” diye sordu. Asırlık kulakları kulaklık yardımına rağmen artık neredeyse duymadığından hem parmakla 10 diye gösterdim hem de bağırarak “10” dedim.Ben, “Allah’tan 11
Yıllardır cari işlemler açığı veren herhangi bir ülkenin merkez bankası –elbette bizim Merkez Bankası da- uygulayacağı politikalarla ülkesini kalıcı olarak cari işlemler fazlası veren bir ülke haline getirebilir mi?Bu sorunun önemi sanıyorum yeteri kadar açık. Ben dinlemedim; basında ve sosyal medyada yer alan haberlerin yalancısıyım: Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu 28 Ekim günü yaptığı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a toz kondurmayan bir iş insanıyla Merkez Bankasının Türk lirasını ABD doları karşısında (22 Ekim sabahı itibarıyla) 1’e 9,6 düzeyine düşüren kararı üzerine konuşuyorduk. Geçmişte MB Para Politikası Kurulunda da bulunmuş iktisatçı Fatih Özatay’ın, bu kararı “İktisat bilimiyle açıklanamaz” diye nitelemesine karşı, son iki yılda zaman zaman çalışanlara maaş ödeme sıkıntısına düşen bu
Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı kararı açıklanmadan yaklaşık 12 saat önce yayınlanan yazımın başlığında “Faiz günü: Merkez Bankası yeni bir hata yapacak mı?” diye sormuştum. Daha yazının başlangıcında “Umarım politika faizi düşürülmez. Düşürülürse Türkiye ekonomisi için hiç hayırlı olmaz.” diye belirtmiştim. Maalesef Merkez Bankası yine hata yaptı. Üstelik eski hatalarını mumla aratacak bir hata bu:
Bugün Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. Faiz oranı açıklanacak. Umarım politika faizi düşürülmez. Düşürülürse Türkiye ekonomisi için hiç hayırlı olmaz. Hata olur.Geçmişte bu tip o kadar çok hata yapıldı ki, neden düşürülmemesi gerektiğini anlatmak çok kolay. Sonuncu hata bir ay önceki PPK toplantısında politika faizinin yüzde 19’dan yüzde 18’e indirilmesi oldu.
Merkez Bankasındaki son görev değişiklikleri ardından 14 Ekim sabahı itibarıyla dolar kuru 9,10 sınırının üzerine çıktı. Son günlerde döviz kuruna ilişkin ilginç tartışmalar boy gösteriyor. Merkez Bankası’nın (TCMB) 23 Eylül’de yaptığı bir puanlık faiz düşüşünün dolarda o tarihten sonra gözlenen artışta etkisi olmadığından tutun da cari işlemler dengesindeki iyileşmenin döviz kuru üzerindeki baskıyı hafifleterek enflasyona
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası’nın iki başkan yardımcısını ve bir Para Politikası Kurulu üyesini bir gece yarısı kararnamesiyle görevden aldı. Karar Erdoğan’ın akşam saatlerinde Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile yaptığı görüşme sonrasında Resmî Gazetede yayınlandı. Kararın yayınlanmasıyla birlikte Türk lirasının değeri daha da düştü. Bir gün önce Cumhurbaşkanının Suriye’de yeni askeri operasyon sinyaliyle 9
Türk lirası 11 Ekim akşam saatlerinde tarihinin en değersiz düzeye düştü: 1 ABD doları 9 lira oldu. Ne 2001 mali krizinin yaşandığı sırada ne de 1970’lerin kırılgan koalisyonlar döneminde liranın değeri bu kadar düşmüştü.İktisatçılar bu rekor değer kaybını Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunumuna bağladı. Kavcıoğlu, döviz kurundaki yükselişin faizi
Farklı enflasyon değerleri havada uçuşuyor. Ortalama vatandaşı yakından ilgilendirmesi gereken TÜİK’in tüketici fiyat endeksine bakarsanız yıllık enflasyon yüzde 19,6 düzeyinde. Oysa giderek artan sayıda vatandaş enflasyonun çok daha yüksek olduğunu düşünüyor. Bu düşünceye destek veren bir endeks var. Enflasyon Araştırma Grubu’na göre tüketici enflasyonu çok daha yüksek: Yüzde 44,7. Geçici gelişmeleri filtreleyip enflasyonun ana eğilimini
Merkez Bankasının (TCMB) merakla beklenen 23 Eylül Para Politikası Kurulu (PPK) kararı açıklandı. Politika faizi bir puan düşürüldü ve %18 oldu. Oldu ama pek iyi olmadı. Evet, TCMB’nin hem bu yılın sonu hem de gelecek yılın sonu için beklediği enflasyon yüzde 18 oranından daha düşük. Salt bu çerçevede bakarsanız, kararda bir gariplik yok. Oysa birincisi