Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Gazze için kabul ettiği 2803 sayılı karar, Trump yönetiminin 20 maddelik planını onaylayarak yıkıma uğramış bir bölgeyi istikrara kavuşturmayı hedefleyen kararlı bir uluslararası müdahale olarak sunuldu. Oysa bu karar, uluslararası sistemin çatışma yönetimine yaklaşımındaki daha derin bir krizi gözler önüne seriyor. Kararın merkezinde yer alan ve bölge dışından siyasi figürlerin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın kendisinden Hamas’ı 29 Eylül’de ilan ettiği planı kabulü için ikna etmesini “rica ettiğini”, Trump’ın ricası üzerine Türkiye’nin “muhataplarıyla süratle irtibata geçtiğini” açıkladı. Erdoğan bu açıklamayı 8 Ekim’de Azerbaycan’daki Türk Devletleri Zirvesinden dönüşünde, uçağına kabul ettiği gazetecilere yaptı. Erdoğan, İletişim Başkanlığının internet sitesinde dökümü yayınlanan sözlerinde, Trump’ın Türkiye’den Hamas’ı
İsrail, Gazze’ye insanî yardım ulaştırmak üzere birleşen aktivistleri taşıyan Küresel Sumud Filo’sundan 13 gemiyi 1 Ekim’de uluslararası sularda savaş gemileriyle durdurdu ve katılımcılarını gözaltına aldı. İsrail makamları filonun deniz ablukasını ihlal ettiğini ve çatışma bölgesine girdiğini öne sürerken, Ankara’da Dışişleri Bakanlığı olayı “terör eylemi” olarak kınadı. Aralarında İsveçli aktivist Greta Thunberg’in de bulunduğu 26 ülkeden
ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Barış Planı, 29 Eylül’de Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşme sonrasında ortaya çıktı. Planın duyurusu, Trump ile Netanyahu’nun ortak basın toplantısında açıklandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Gazze’de akan kanın durması” ve İsrail-Hamas ateşkesin sağlanması için Trump’ın “çaba ve liderliğini takdir ettiğini” ve “Tarafların kabul edeceği adil ve kalıcı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 26 Eylül’de BM Genel Kurulunda konuşmak için kürsüye gelirken salonun büyük ölçüde boşaldığı bütün dünyada haber oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da 27 Eylül’de bir konuşmasında “Netanyahu denilen katil, salondaki o boş koltuklara seslenmek durumunda kaldı” diye memnuniyetini belirtti. Ancak dikkatlerden kaçmaması gereken bir ayrıntı vardı o toplantıda. Müslüman ülkelerin hepsi Netahyahu’nun
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Cumhurbaşkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’daki görüşmesi 25 Eylül görüşmesinin başında iki lider Oval Ofis’te medya karşısına çıktı çıktı, ama konuşan daha çok Trump oldu. Sözlerine Erdoğan övgüsüyle başlayan Trump, Erdoğan’ın Rahip Brunson’u kendi talebi üzerine serbest bırakmasını hiç unutmadığını söyledi. F-35 şartları mı bunlar mı? Trump, Erdoğan’ın ABD’den F-35, F-16
İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, BM Genel Kurulu görüşmeleri için bulunduğu Nev-York’ta düzenlediği basın toplantısında, Küresel Sumud Filosu’na destek amacıyla İspanya’nın bir savaş gemisi göndereceğini duyurdu. Gemi, gerekirse filoya yardım ya da kurtarma operasyonları gerçekleştirmek üzere donatılmış olarak gönderilecek. Böylelikle İspanya Küresel Sumud Yardım filosuna doğrudan siyasi ve askeri destek veren ilk AB üye devleti oluyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu yıllık toplantılarına 21 Eylül’de başlarken 4 devlet daha Filistin devletini tanımıştı: İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz. Ertesi gün Fransa, Belçika, Lüksemburg, Monaco da tanıdı; böylelikle tanıyan devlet sayısı 150’yi geçti. (*) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Filistin’i tanıyan devletleri terörizm destekçisi ilan ediverdi. Orada da durmadı ve Gazze’deki toptan imha operasyonunu









