2008 küresel krizinin ve 2015 göçmen krizinin tetiklediği dinamikler, Soğuk Savaş sonrası kurallara ve piyasa ekonomilerine bağlı liberal demokratik küresel düzenin geleceği için soru işaretlerine yol açtı. Popülizm, korumacılık, otokrasileri yatıştırma politikaları, dış politikada perakendeci yaklaşım öne çıktı. ABD’de küresel sorunlara ve kurumlara duyarsızlık, Avrupa Birliğinde (AB) entegrasyonla ilgili kurumsal sorunlar ve yumuşak güçte aşınma
ABD Başkanı Joe Biden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı 10 Mart’ta telefonla aradı; 45 dakika görüştüler. Birkaç saat önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Antalya’da Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları Sergey Lavrov ve Dimitro Kuleba’yı bir araya getirmişti. Biden’ın Erdoğan’ı arayacağı ise bir gün önce, 9 Mart’ta İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog Ankara’dayken duyurulmuştu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un 14
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının insani boyutunun ciddiyeti yükselirken çözüm için ilk üst düzey toplantıya ev sahipliği yapan ve arabuluculuk rolü üstlenen Türkiye, bölgesel diplomaside hareket alanını genişletiyor. Geçtiğimiz hafta 19 yıl sonra ilk defa bir İsrail Cumhurbaşkanı, Isaac Herzog, Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Erdoğan görüşmeyi “bir dönüm noktası olarak tanımladı,” enerji ve
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’nın istilası altındaki Ukrayna için “Bizden biri. AB’de görmek istiyoruz” dedi. Leyen’in de kürsü aldığı Avrupa Parlamentosu’nun 1 Mart oturumuna video ile bağlanan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky ise Avrupa’nın Ukrayna’nın yanında olduğunu, Ukrayna’yı üye alarak kanıtlamasını istedi. Aynı gün Ankara’da konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise “Ukrayna’ya gösterdiğiniz
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin Ukrayna’ya savaş açmak suretiyle, bir süredir savurmakta olduğu kabadayıca tehditlerin boş olmadığını gösterdi. Böylelikle, son yirmi yılın dünya siyasetine damga vuran ve eril siyasetin bir türü olan “kabadayı” ya da “delikanlı” siyaset (strongman politics) alanında çok ağır maliyetli bir performans sergiledi. Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasının elbette birden çok sebebi ve
28 Şubat 2022: bugün Türkiye hem iç hem dış politikada ciddi bir dönüm noktasında.Dış politikada hükümetin Rusya’nın Ukrayna istilası karşısında 1936 Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesini uygulamaya karar vermesi kuşkusuz en önemli gelişme. Sözleşmenin 19’uncu maddesine göre Rus gemilerinin Karadeniz’e geçişine kısıtlama getirecek bu karar uluslararası dengeler üzerinde ve bugün Rusya-Belarus sınırında başlayacak ateşkes görüşmesi üzerinde
Ukrayna krizi, anlaşmazlıklarda silaha başvurulmasına küresel plânda ciddi bir tepki olduğunu gösterdi. Hatta, sıcak çatışmanın tarafı olan ülkelerde dahi halk silah kullanılmasına şiddetli tepki veriyor. Örneğin, Rusya halkının sadece yüzde 12’si Ukrayna’ya yönelik askeri harekâtı destekliyor. Ukrayna’daki Rus askerlerinin silah kullanmaktan çekindikleri söyleniyor. Moskova’da savaş karşıtı yaygın sokak gösterileri devam ediyor. Yani, Rusya halkının büyük
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky 26 Şubat öğleden sonra bir Twitter mesajı yayınladı. Mesaj şöyleydi: “Türkiye Cumhurbaşkanı dostum Erdoğan ve Türk halkına güçlü destekleri nedeniyle teşekkür ederim. Rus savaş gemilerinin Karadeniz’e geçişinin yasaklanması ve Ukrayna’ya önemli askeri ve insani yardım bugün had safhada önem taşımaktadır. Ukrayna halkı bunu hiç unutmayacak!” Son derece ustaca yazılmış mesaj adeta
Rus askerleri hızla Kiev’e giredursun, ABD Başkanı Joe Biden dün Ukrayna’yı işgale devam eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ödünü kopartacak bir hamle yaptı. Dört Rus bankasına daha yaptırım ilan etti. Böyle bir tepkinin bu kadar kapsamlı bir siyasi-askeri harekata girişen Kremlin’in hiç aklına gelmemiş olması mümkün mü? Zaten yanıt 22 Şubat’ta Putin ile Moskova’da