Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’den ayrılırken işin içine AB üyelik sürecini de katıp çıtayı hayli yükseltmesinden birkaç saat sonra Litvanya’da NATO Zirvesi öncesinde bir vaatler listesi karşılığında İsveç’in üyeliğine onay vermesine 10 Temmuz’da tanık olduk. Bunun hükümet çizgisindeki medya tarafından “Diplomatik zafer olarak” olarak duyurulmasına da. Bu konudaki gerekçeli kararı da en anlaşılır şekilde Hürriyet’te Hande
Aslına bakarsanız bugün yazımda bu Bayram günü haksız yere hapiste tutulduğuna inandığım kişileri hatırlatacaktım. Kimilerini şahsen tanıyorum; Osman Kavala’yı, Selahattin Demirtaş’ı, Hakan Altınay’ı, Gültan Kışanak’ı. Her birini şahsen tanımam da gerekmiyor; siyaseten ibret olsun diye hapiste tutulduğuna inandığım Gezi Davası tutukluları örneğin. Aralarından Can Atalay 14 Mayıs’ta milletvekili seçildi ama bırakılmıyor. Onlara bu Bayram gününde
AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan üçüncü defa cumhurbaşkanı seçildi. 28 Mayıs’ta seçimin ilk defa yapılan ikinci turunda Erdoğan oyların yüzde 52,14’ünü alırken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 47,84’te kaldı. Küsurat sonuçlar kesinleştikçe değişecektir ama Erdoğan kazandı. Erdoğan’ın üçüncü defa aday olmaması gerekiyordu; oldu. Devlet imkânlarını AK Parti seçim kampanyasında kullanmaması gerekiyordu; sonuna dek kullandı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin son haftasında giriyoruz. Bundan iki hafta önce dikkatleri Muharrem İnce’de olan, seçimin kaderini İnce’nin kararının belirleyeceğini söyleyen yorumcuların şimdiki gözde konusu Sinan Oğan. Oğan’ın seçimden önceki son pazartesi, 22 Mayıs’ta desteğini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan mı yoksa CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na mı vermesinin seçim sonucunu etkileyeceği yorumları hem siyasi partilerin yönetim kademeleri hem de
İlginç bir Meclis olacak 14 Mayıs seçimiyle kurulacak olan 28’inci dönem Meclisi. Örneğin İttihat ve Terakkici Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal, AK Parti-MHP iktidarının kapatmak istediği Kürt sorunu odaklı HDP’nin almak zorunda kaldığı yeni ismi Yeşil Sol Parti (YSP) İstanbul Milletvekili olarak TBMM’nin açılışını yapacak; en yaşlı üye sıfatıyla, Mustafa Kemal Atatürk’ün getirdiği Cumhuriyet geleneğini
Aslında bir adalet skandalı ile daha karşı karşıyayız. Mayıs-Temmuz 2013’teki Gezi Protestoları aleyhine açılan ilk davada sanıklar beraat etmişti. Bu dava 2019’da Anayasa Mahkemesinin Osman Kavala’ya tahliye kararı vermesi ardından yeniden açıldı. Dava yeniden açılırken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından geniş yetkilerle soruşturmaları yürüten İrfan Fidan olmuştu. Fidan 2020 Kasım ayında
İktidar yanlısı gazete, tv ve internet sitelerinin bugünlerde en sevdiği haberler arasında Avrupa’da halkın gaz, elektrik ve gıda fiyatlarını protesto için sokağa döküldüğü, hükümetleri istifaya çağırdığı haberleri bulunuyor. Psikolojik savaş taktikleriyle, Türkiye’de halkın sokağa dökülmediği, demek ki durumdan memnun olduğu mesajını vermek istiyorlar. İtalya’da, Fransa’da, Almanya’da, Yunanistan’da halk hukuk devletinin barışçıl protesto hakkını koruyacağına güvenerek
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son dönemdeki baş döndüren dış politika manevraları dış dünyada dikkatle izleniyor. Biraz açalım: hem takdir hem temkinle yaklaşılıyor.Erdoğan bir gün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’i makam uçağıyla Moskova’ya, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, oradan da Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensy ile görüşmeye yolluyor ertesi gün -daha yakın zamana dek Cemal Kaşıkçı cinayetiyle suçladığı
Osman Kavala’ya hükümeti değiştirmeye teşebbüs etmek gibi uydurma bir suçlamayla ömür hapis cezası verildi. (*)Ne ömür boyu hapis cezasının ne bütün yargılama sürecinin hukukla bir ilgisi vardır. Yargının siyasete alet edilmesinin vücut bulmuş örneğidir. Tarihe geçecek kadar ağır bir adaletsizlik örneğidir.Bu adaletsizliğin, adı Adalet ve Kalkınma olan bir partinin iktidarı altında işlenmesi yaraya tuz basmaktadır.Dahası,
2013 Gezi Parkı eylemleri ile ilgili beraat kararının bozulmasıyla tekrar açılan ve Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 17 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman hakkında 18 er yıl hapis cezası verildi. Sanıkların tutuklanmasına karar