Dünya Sağlık Örgütü Direktörü, gözardı edilemeyecek kritik bir uyarı yaptı: “COVID-19 ancak ve sadece birleşik bir küresel çabayla mağlup edilebilir.” Aşı bulunmadığı sürece, bir kişide görülen virüs, dünyanın geri kalan kısmını riske sokacak; en çok da azgelişmiş ülkelere zarar verecek ve yıkıcı sonuçlara yol açacak. Nitekim virüsün yarattığı krizin, özellikle azgelişmiş ülkelerde sivil huzursuzluk ve
Sağlık Bakanlığı verilerine göre 5 Nisan itibarıyla Türkiye’de koronavirüs nedeniyle ölen insan sayısı 574’e, test yapılarak hastalık saptananların sayısıysa 27 bin 69’a yükseldi. Bilim Kurulunun taleplerine karşın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti, şehirlerarası seyahatleri kısıtlamakla birlikte henüz şehir içlerinde yaş sınırları dışında zorlayıcı önlem getirmedi.Covid-19 salgınının başından bu yana CHP ve CHP lideri
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 27 Mart akşamı açıkladığı yeni korona salgınıyla mücadele önlemleri, Türkiye’nin tam tecrite alınması ve sıkıyönetim ilanı sayılmasa da ona bir adım mesafede duruyor. Cumhurbaşkanının, Koronavirüs Bilim Kurulu tavsiyeleri üzerine kararlaştırdığını açıkladığı sekiz maddelik önlemle paketine “Şayet bu tedbirlerin daha ileri noktalara ulaşması” istenmiyorsa gönüllü olarak uyulmasını ve zorunlu alışveriş olmadıkça evden çıkılmamasını
Bu yılın başında Çin’de yeni korona virüs, COVID-19’un neden olduğu bir salgın başladı. Bugüne kadar da dünya çapında 130.000’den fazla vaka teşhis edildi. Toplam 123 ülke enfeksiyonu resmi olarak rapor etti. Öncelikle epidemi olarak başlayan salgın, 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemiye dönüştürüldü. Epidemi ne demek, pandemi ne demek? Hassas dönemden geçtiğimiz
Dünyanın “birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde” kimsenin başkasının derdine ağıt yakacak hali yok. Hatta alttan alta uluslararası bir imaj savaşı başladı bile. Bugün için aslında imaj hiçbir şey, sağlık her şey ama turizm Türkiye için her zaman gelir kaynağının yanı sıra önemli bir prestij unsuru, bir “uluslararası kabul beratı” oldu. Ülke
Biz Türkiye’de üç maymun mantığıyla hareket etmeyi pek severiz. Özellikle hükümetlerimiz o veya bu konuda, olan biteni halkından saklamaya pek meraklıdır. “Görmedim, duymadım, ağzımı da sıkı tutarım” diyerekten aile içi şiddetten hukuksuz hapis cezalarına, işkenceden insan hakkı ihlallerine on yıllar boyu “şerbetlenmiş” bir toplumuz ne de olsa… Üç maymunun kör, sağır, dilsiz olma mantığı bize