DEM Parti Van Milletvekili ve “Terörsüz Türkiye” süreci aktörlerinden Pervin Buldan, sürecin Haziran sonunda başarıyla tamamlanmasının öngörüldüğünü söyledi. Buldan 12 Nisan’da Roma’da düzenlenen Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm Uluslararası Konferansında yaptığı konuşmada PKK’nın silahsızlandırılmasını esas alan sürecin Öcalan’ın özgürlüğünü de getireceğini söyledi. Buldan bu konuda Avrupa’dan destek beklediklerini söyledi PKK’nın kurucu lideri Öcalan ile
Bugün 11 Nisan Cuma. Bugün üç Türkiye’ye uyandık. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu yargılanıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e hakaret suçlamasıyla karşısına, Ergenekon-Balyoz davalarındaki kötü şöhretiyle Silivri Cezaevi mahkemesinde çıkıyor. Çağlayan Adliyesinde yapılacak duruşmaya kitlelerin akın edeceği endişesi var belli. Duruşma 16 Haziran’a ertelendi; Erdoğan’a karşı “İstanbul’u üç kez kazandığım için tutukluyum” diyen İmamoğlu en azından iki
Doğru adını kim koyacak diye bir süredir dikkatle izliyordum. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan koydu. Bakırhan’ın 8 Nisan günü DEM Meclis Grubuna hitabındaki şu cümle, iktidara sıradan bir öneri gibi görünse de sürecin gerçek adını bütün çıplaklığıyla içinde barındırıyordu: “Silahsızlandırma süreci özel bir yasayı gerekli kılmaktadır.” Silahsızlandırma… Daha da açık söylersek PKK’yı silahsızlandırma
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve cezaevine konulması ile gelişen olaylar, başta ekonomik meseleler ve hayat pahalılığı olmak üzere, muhtelif nedenlerle zaten sıkıntılı olan Türkiye’yi daha da gerdi ve halkı ayrıştırdı. Türk halkının büyük bir bölümü, Türkiye’de adalet sisteminin tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybettiği, siyasi baskının arttığı ve özgürlüklerin giderek sınırlandığı görüşüyle, çok kaygılı
AK Parti-MHP Cumhur ittifakının, PKK’yı silahsızlandırma planı tutmazsa ne yapacağı, yani B-planı az çok belli olmaya başladı: başarısızlığı CHP’ye yıkmak. Sanki İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları 19 Mart sabahı sansasyonel bir şekilde gözaltına alınmasaydı da CHP meydanlara inecekmiş gibi, bunu “Terörsüz Türkiye” hedefine “sabotaj girişimi” haline getirmek. Bu senaryoyu son birkaç gündür MHP’nin
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yıllardır “Bebek katili” ya da “İmralı canisi” dediği PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’dan “PKK’nın kurucu önderi” diye bahsetmesi hem PKK ile mücadele hem de genel olarak Kürt sorununda bir psikolojik eşiği yıktı. Şimdiye dek bunun çok azını söyledi diye hayatları karartılan, özgürlüklerini, işlerini kaybedenleri hatırlayalım. “Kurucu lideri” söylemine CHP’nin âdet yerini
Arap Alevilerinin/Nusayrilerin yaşadığı sahil şeridinde meydana gelen kanlı olaylar, Nusayri sivillere yönelik toplu katliamlar ülkenin tekrar kaosa sürüklendiği korkularını depreştirmişken, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ve SDG/YPG komutanı Mazlum Abdi arasında bir anlaşma imzalandığı haberi geldi ve bu defa da umutlar yeşerdi. 10 Mart tarihinde imzalanan 8 maddelik anlaşmaya göre, Kürtler tüm hakları garanti altına alınmış
Ortada sandık görünmüyor ama cumhurbaşkanlığı seçim yarışı şimdiden başladı gibi. Dış politikada dünya ABD Başkanı Trump’ın her gün bir başka çıkışıyla sarsılırken iç politikada da her gün ani dönüşler ve karar değişikliklerine tanık oluyoruz. AK Partinin erken başlayan iktidar endişesi artık yemek yazarı Vedat Milor’a Kent Lokantalarını övdüğü için soruşturma açma saçmalığına varmış durumda. Bir