Altı muhalefet partisinin Altılı Masa olarak adlandırılan toplantılarının dördüncüsü 29 Mayıs Pazar günü yapıldı. Toplantının en önemli sonucu muhalefet partilerinin demokratik bir rejimin olmazsa olmazı maddeleri içeren “Temel İlkeler ve Hedefler” metnini kamuoyuyla paylaşmalarıydı. Böylece altı parti kamuoyuna ve özellikle de kendi tabanlarına parlamenter sisteme geçiş sürecini beraber yürütecekleri taahhüdünü vererek Masa’dan kalkmanın maliyetini arttırdılar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz Pazartesi günü, 23 Mayıs’taki kabine toplantısı ardından 26 Mayıs’taki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Suriye’deki PKK hedeflerine yeni bir askeri harekât emri verebileceğini söyledi. MGK toplantısının sonrasında yer alan bildiride de bu vurgu güçlü bir şekilde yer alıyordu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail ziyareti sırasında “Elimiz kolumuz bağlı, ne zaman saldıracaklarını
Geçen yıl koronavirüsün farklı varyantlarıyla uğraşırken, farklı ülkelerden gelen biyoçeşitlilik haberleri biz doğa bilimcileri ve gözlemcileri şaşırtmaya devam ediyordu. Ve bir haber, Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington yakınlarında, 100 yıldan fazla bir süredir görülmeyen bir kuş türünün ürediğini yazıyordu. Bu tür bölgenin en küçük kuşu, Türkçe’de “Nişancı” olarak bilinen kuştu ve Wellingtonlular için gurur kaynağı olan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da Atatürk Havalimanının kısmen ortadan kaldırılıp Millet Bahçesi adı altında büyük bir inşaat seferberliğini başlattığı 29 Mayıs mitingi akşamı muhalefetteki Altılı Masa liderleri Ankara’da 7 saat 15 dakika süren en uzun toplantılarını yaptı.Kendilerine “Türkiye Masası” denmesini isteyen altı partili muhalefet koalisyonu beklendiği gibi ortak aday konusunu açmadı ama on maddelik bir sonuç
2023 seçimlerine ve özellikle cumhurbaşkanı adaylarının belirlenmesine giden süreçte duyguların son derece belirleyici olacağı görülüyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden birine geçtiğimiz haftalarda şahit olduk. Muhalefetin en güçlü cumhurbaşkanı adaylarından biri olarak görülen CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz ziyaretini takiben seçmenle yaşadığı iletişim uzun zamandır Türkiye siyasetinde görmediğimiz kadar duygu yüklüydü. Seçmen İmamoğlu’nun
Dünyanın ve özellikle Türkiye’nin giderek tatsızlaşan gündeminden kaçarken YouTube algoritmasına yakalanıp kendimi dünyaca ünlü oyuncu Johnny Depp ve eski eşi Amber Heard arasındaki karşılıklı karalama davasını izlerken buldum. Heard, American Civil Liberties Union (ACLU) kadın hakları elçisi olarak 2018 yılında Washington Post’ta yayınlanan “Cinsel şiddete karşı hakkımı savundum ve kamuoyunun (kültürümüzün) gazabına uğradım” başlıklı köşe
AK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yeni yasa tasarısı ile, dezenformasyon olarak da bilinen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suç olarak tanımlanırken, internetten yayınlanan haberlere, sosyal medyaya ve WhatsApp, Signal gibi haberleşme uygulamalarına yeni kısıtlamalar getiriliyor. Bir süredir “dezenformasyon yasası” olarak tartışılan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Belli ki katılan muhalefet liderleri “Altılı Masa” söyleminden rahatsız olmuş ki 27 Mayıs’ı 28 Mayıs’a bağlayan gece yarısı aynı anda yayınladıkları Tweet mesajıyla kendilerine “Türkiye Masası” denmesini istediler. Türkiye Masasının 29 Mayıs toplantısına Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu yapacak. Bu toplantının hemen öncesindeyse, Millet ittifakının iki ana kurucusu CHP ve İYİ Parti arasında beklenmedik bir
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suriye ve Irak’a operasyon sinyalini vermesinin ardından gözlerin çevrildiği Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) harekat mesajı verildi. 26 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan MGK toplantısı sonrasında yayımlanan bildiride “güney sınırlarımızdaki operasyonlar milli ihtiyaçların gereği. Terör örgütlerine dönük operasyonlara devam edilecek,” denildi. Bildiride, “güney sınırlarının terör tehdidinden arındırılması için hali hazırda icra edilen ve
Ben 27 Mayıs 1960 darbesini Anayasa ve Hürriyet Bayramı diye kutlayan nesildenim. İlk okulda, ortaokulda, lisede tatil günüydü 27 Mayıs. Onun devrim değil, darbe olduğunun ve ülkenin Başbakanı (Adnan Menderes), Dışişleri Bakanı (Fatin Rüştü Zorlu) ve Maliye Bakanını (Hasan Polatkan) idam sehpasına göndermenin kutlanacak bir şey olmadığını anlamam için lise yıllarından itibaren eşitlikçi ve özgürlükçü