Gazeteci-Yazar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan emekli amiraller bildirisi üzerine asıl söyleyeceklerini, asıl hesaplaşmayı gerçekten önemli açıklamalar yapacağını söylediği 7 Nisan Çarşamba gününe mi bıraktı? Yoksa bu defa emekli subaylarla didişme görüntüsünün toplumu daha da gereceğini, kendisine daha çok zarar vereceğini görerek zamana mı bıraktı. Çarşamba günü AK Parti TBMM Grup toplantısı var ama onun öncesinde, bugün, yani
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Partililerin, iktidarının on dokuzuncu yılında hâlâ mağdur ve mazlumu oynayabiliyorsa, bunu bir ölçüde kendilerinin bir ölçüde de muhaliflerinin hesabına yazmak lazım.Hiç gülünecek bir halde değiliz ama baskı ortamlarında siyasi mizah güçlü bir ifade tarzı sunabiliyor. O yüzden iki Zaytung haberiyle yazıya girelim.Birincisi: “Sonucunu beğenmediği seçimi iptal edip tekrarlatabilen, kararını beğenmediği
Önce 126 emekli büyükelçinin 1936 Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesinin iptali ihtimaline karşı çıkan -daha önce yayınlanmış- toplu açıklaması yeniden gündeme geldi. Sonda da 103 emekli amiralin bildirgesi. Emekli büyükelçilerin açıklamasına hükümet kanadından o kadar sert bir tepki gelmedi. Yalnızca son Montrö tartışmasının açılmasına -bir gazetecinin sorusu üzerine- vesile olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, onu demek
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının açtığı HDP’yi kapatma davası Anayasa Mahkemesinden (AYM) döndü. Gerekçe, Partiye “atfedilen” eylemlerle bölücülük “odağı” olma iddiası arasında somut bağ kurulamamış olması. Yani AYM, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bir anlamda “Doğru dürüst dosya hazırlayın, öyle gelin, gelecekseniz” demiş. Bu belki de dosyanın aceleye gelmesinden olmuştur. Öyle ya… MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ısrarlı talebini karşılamak
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan açmaz olduğunu asla kabul etmeyeceği üç açmazı var 2021 Mart sonu itibarıyla.Bunları kabul etmeye ne çoğunda artık geri dönüşü olmayan noktayı geçmiş olması izin veriyor ne de kendisini giderek küresel oyun kurucu gibi gören gururu. İzlediği siyaset, bu açmazları çözüm olarak gördükçe ısrarlı tutumunu güçlendiriyor, ısrar arttıkça artık MHP lideri Devlet Bahçeli’nin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün, 29 Mart’ta hükümetinin kovit salgınıyla mücadelede maalesef gerilemesini kabul etmek mecburiyetinde kaldı. Salgın, 29 Mart konuşmasında Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre, nüfusun yüzde 80’inin yaşadığı 58 il “çok yüksek yüksek risk” düzeyine vurdu. Aylardır kendi açıkladığı önlemleri AK Parti il ve ilçe kongrelerindeki kucak kucağa görüntülerle ihlal edilmesiyle övünen Erdoğan dün canlı
Avrupa Birliği liderleri adına Konsey Başkanı Charles Michel’in 25 Mart’taki beyanından yaptırım çıkmaması, nedense Ankara’yı pek memnun etti. Dışişleri Bakanlığı AB açıklamasını olumlu buldu. Ardından ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iklim zirvesi daveti geldi. Gerçi özellikle Biden, Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis’i Yunanların Türklerden bağımsızlıklarını almasının 200’üncü yılını kutlama telefonundan sonra Erdoğan’ı da arayabilirdi.
Şimdi aktaracaklarım, Ankara’da bir süredir hızlanan yeni kabine, yeni bakanlar ve nedense pek tartışılmayan yeni makamlar tartışmaları üzerine. Hazırlıklar hemen hemen tamamlanmış durumda, Hemen hemen dememin nedeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son onay makamı olarak üzerinde yapacağı son dakika değişikliklerine tabi olması. Yani bunların tamamı da onaylanıp uygulamaya girebilir, bir kısmı da.Erdoğan’ın kabine değişikliğine gideceği hem
Haftalardır, hatta aylardır bir beklenti büyütüldü 24 Mart’taki AK Parti Kongresi üzerine. Cumhurbaşkanı ve Parti lideri Tayyip Erdoğan 24 Mart’ta bir manifesto ilan edecekti. Türkiye’nin 2023’ün de ötesinde, 2053 hedeflerini açıklayacaktı. Yeni Türkiye’nin kuruluş manifestosu olacaktı bu.O kadar ki, AK Parti Kongresi sonrasında gölgede kalmasın diye MHP Kongresinin öncesine, 18 Mart’a alındığı konuşuldu Ankara’da. Buna
24 Mart Kongresi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2001’de AK Parti’nin kuruluşundan bu yana katıldığı en zor kongresi. Sadece Kongreye birkaç gün kala -çok şey beklenen Merkez Bankası Başkanını görevden alarak mali yapının bir darbe daha almasına neden olduğu için değil. İstanbul Sözleşmesini iptal ederek AK Partili kadınların bir kısmını dahi kendisinden soğuttuğu için de değil. Sadece