(E) Büyükelçi - Ankara Politikalar Merkezi (APM)
Arap Alevilerinin/Nusayrilerin yaşadığı sahil şeridinde meydana gelen kanlı olaylar, Nusayri sivillere yönelik toplu katliamlar ülkenin tekrar kaosa sürüklendiği korkularını depreştirmişken, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ve SDG/YPG komutanı Mazlum Abdi arasında bir anlaşma imzalandığı haberi geldi ve bu defa da umutlar yeşerdi. 10 Mart tarihinde imzalanan 8 maddelik anlaşmaya göre, Kürtler tüm hakları garanti altına alınmış
Suriye’de son birkaç gün içinde tırmanan şiddet olaylarında yüzlerce kişinin öldürülmesi kimi ajanslarca hükümet güçleriyle devrik Baas yanlıları arasında çatışmalar, kimi ajanslarca hükümet destekli radikal İslamcı grupların Alevi-Nusayri gruplara saldırısı olarak duyuruluyor. Suriye’deki durum ve ülkenin geleceğiyle ilgili kaygılarımı daha önce “Ama ve acaba dolu geçiş dönemi” yazımda paylaşmıştım. Son birkaç gündür, özellikle Aveli-Nusayrilerin yoğun
Suriye’nin geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ve başında bulunduğu Hayat Tahrir el Şam (HTŞ), halen Birleşmiş Milletlerin terör listesinde yer alıyor. Ama Türkiye, Arap ülkeleri, ABD, AB ve diğer uluslararası camia, Şara’yı geçiş dönemini yönetecek ve ülkeyi serbest seçimlere götürecek devlet başkanı olarak kabul etti. El-Şara, geçiş dönemi yol haritasını açıkladı ve bu dönemin 3-4
Suriye’de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve diğer bazı ülkelerin bu süreçte şu veya bu şekilde yer aldıkları, ayrıca, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, HTŞ lideri Ahmed “Golani” el Şara ve terör örgütü YPG’nin başındaki Mazlum Abdi’nin muhtelif açıklamalarında teyit ettikleri üzere de,
Beşar Esad’ın devrildiği saatlerde birçok Suriyeli tanıdığımla konuştum, aralarında tarafsız veya muhaliflere yakınlık duymayanlar da var, hiçbiri uyumamış gece boyu. Birçoğu artık ömürlerinde Suriye’ye gidemeyeceklerini düşünüyordu, şimdi o ümit doğdu. Evlerine dönebilecekler. Hepsi, belli kaygılar taşımakla birlikte, heyecanlılar, mutlular. Yeniden doğmuş gibiler. Rusya ve İran’ın desteğiyle koltuğunu koruyan Esad, savaşı kazandığı zannıyla, Kasyun’daki sarayında refah
Beşar Esad 2011’de başlayan Suriye krizinin başından bu yana en zor günlerini yaşıyor. Ağırlıklı olarak Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) yer aldığı cephede Esad karşıtları Halep ve Hama’yı ele geçirdiler, Humus’a doğru ilerliyorlar. Kuzey’deki cephede Suriye Milli Ordusu (SMO) Tel Rıfat’ı aldı ve şimdi, SMO’nun YPG’yi oradan da sürmek için Münbiç etrafında yığınak yapmaya başladığı söyleniyor.
Suriye’de muhalifler baskın harekatla birkaç gün içinde inanılması güç ilerleme kaydettiler. Al Majalla gazetesinde 26 Kasım 2024 tarihinde yayınlanan makalemde, Beşar Esad’ın, iç savaşta, Rusya ve İran’ın desteğiyle muhalefete karşı üstünlük sağladığını ve iktidarı elinde tutmayı başardığını, ancak babası Hafız’ın 1980’lerde Suriye’deki Müslüman Kardeşler ayaklanmasına karşı kazandığı mutlak zafere ulaşamadığını, zira ülkenin yüzde 30-35’lik bölümünde
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye’ye yaptığı ilk ziyarette 4 Eylül’de Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Esenboğa havalimanında karşılandı, havalimanından uğurlandı. Hatırlanacağı üzere, ilişkilerin bozulduğu 2013 yılından normalleşme sürecinin başladığı yakın zamana kadar Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sisi’ye karşı çok sert bir tutum takınmış, onu “katil” olarak nitelendirmiş ve hatta Sisi’nin de bulunması nedeniyle Birleşmiş Milletler gibi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 13 yıl aradan sonra 14 Şubat’ta Mısır’ın başkenti Kahire’yi ziyaret etmesi bekleniyor. Doğu Akdeniz’in kuzey ve güney ucunda yer alan Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler bölgesel barış ve istikrar açısından her dönemde önemli olmuştur. İlişkilerin tarihsel arka planına kısaca bakıldığında; • İki ülke arasında tarihi, sosyal ve kültürel bağlar güçlüdür ama tarih
Dışişleri Bakanlığından emekli biri olarak yeni kabinede doğallıkla en ilgimi çeken bölüm Dışişleri Bakanlığındaki değişim oldu. Hakan Fidan, Barçın Yinanç’ın köşe yazısında ifade ettiği gibi, “sahipsiz bir kurum ve sevimsiz bir miras” devraldı. Dışişleri Bakanlığı bu toprakların en köklü kurumlarındandır. Genel olarak, Türkiye’nin en iyi yetişmiş bürokrat kadrolarının önemli bölümü buradadır. Bu değerli kurum son
- 1
- 2