2023 seçimleri, muhalif seçmen gruplarının siyasetten parça parça kopmasıyla anılacak bir seçim olarak tarihe geçecek gibi duruyor. Değişim söylemlerine rağmen gidişata “tesir edebilme” duygusunu hızla yitiren muhalif seçmende “apati,” yani siyasi ilgisizlik, her gün artıyor. Muhalefet partileri bu kopuşu durduramazsa 2024 seçimlerine 2019’dan çok daha dezavantajlı bir durumda girecekleri kesin gibi. 2023 seçimlerinin bir kader
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 24 Temmuz’daki kabine toplantısı ardından yaptığı konuşmanın hemen başında, konuya verdiği önemin işareti olarak ufuktaki yerel seçimlere değindi. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde elde ettiğimiz başarıyı 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimleriyle tahkim etmek istiyoruz” dedi; “İnşallah bu tarihî fırsatın heba olmasına izin vermeyeceğiz.” Erdoğan fırsat sözünü çok sık kullanmaz. Bu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son Habertürk yayınında gazeteci Mehmet Akif Ersoy’a söylediklerini izlerken “Yok artık, bu kadar da değil” dedim. İnanılacak gibi değildi. CHP Genel Başkanı, seçime birkaç gün kala Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile gizli bir protokol imzaladığını kabul ediyordu. Bu protokole göre biri İçişleri Bakanlığı (iddiaya göre diğerleri eğitim ve kültür)
“Sır tek kişiliktir. Mahrem iki kişi arasındadır. Üç kişi kalabalıktır. Kural budur.” Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı’nda yazdığım parmak ısırtan yerli ve yabancı entrikalardan çıkarttığım özeti, eskilerin deyişiyle “kıssadan çıkan hisseyi” arka kapağa böyle yazmıştım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir grup CHP’li milletvekili ve yöneticiyle video toplantısının 19 Temmuz sabaha karşı YouTube’ta yayınlanan kaydını
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP grubuna hitap ederken “25 milyona ulaşan bu değişim yeterli değilse, başarısızlık benimdir” dediğinde aklıma ilk gelen Muharrem İnce ile daha CHP’den ayrılmadan yaptığımız bir sohbeti hatırladım. İnce, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yüzde 52,59’la kazandığı seçimde yüzde 30,64 oy almıştı. Bunu CHP’nin 1970’lerde Bülent Ecevit’ten sonra ilk kez yüzde 30’u kendisiyle aşabilmesiyle açıklıyordu. Eğer
Anayasa Mahkemesi (AYM) Cumhuriyet Halk Partisi’nin “e-ticaret kanununun” bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yaptığı başvuruyu reddetti. AYM, 13 Temmuz’daki Genel Kurul gündeminde “6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da bazı değişiklikler yapan 7416 sayılı kanunun bazı hükümlerinin iptali istemli CHP’nin başvurusunu” ele aldı. Yüksek Mahkeme, CHP’nin başvurusunu reddetti. 2 gün önce AYM kararını,
Milletvekili seçimlerine Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) çatısı altında girerek TBMM’de 20 sandalye kazanan Saadet Partisi ve Gelecek Partisi parlamentoda ortak bir grup kurma konusunda anlaşmaya vardı. Karar, 6 Temmuz’da SP lideri Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu tarafından Ankara’da düzenlenen ortak bir basın toplantısıyla duyuruldu. Toplantıda söz alan Davutoğlu, seçimlerin ardından muhalefet partilerinin
Metropoll’ün seçim sonrası bir anketine göre iktidara oy verenlerin yüzde 23’ü, muhalefete oy verenlerin yüzde 29’u oy verebilecekleri yeni bir parti arzu ediyormuş. Gerçekten de hukuk, demokrasi ve ekonomide ülkenin gidişatından mutsuz, siyasetten umudunu kesmiş, seçimden bir değişim çıkmamasından hayal kırıklığı yaşayan bir kesim var. Bu kesimin bir çıkış yolu bulma, gruplar halinde birleşerek bir
Muhalefet seçim yenilgisiyle aldığı darbenin ardından ikinci bir darbeyi bu kez kendine vuruyor. Muhalefette seçim öncesi iktidara yönelen öfke, yaşanan mağlubiyet sonrası kendine yönelmiş durumda. Hemen hemen her gün muhalefet partilerinin birbirleri hatta kendi partileri içindeki isimlerle ilgili yıkıcı sözler sarf etmesini, ayrılık kararları almasını izliyor, okuyoruz. Seçmenler de farklı durumda değil. Belki de sağlıklı
İYİ Parti’nin 3. Olağan Kurultayı’nda tek aday olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 1151 delegenin 1127’sinin oyunu alarak yeniden genel başkan seçildi. Parti içi muhalefete ve seçim sonrası eleştirilere sert yanıt veren Akşener, Millet İttifakı sürecini de “pişmanlık” olarak tanımladı. 28 Mayıs seçimlerinin ardından suskunluğunu koruyan Meral Akşener’in seçim süreci ve sonuçları ile ilgili