BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Kıbrıs Türk ve Rum liderler Ersin Tatar ve Nikos Christodoulides’i 15 Ekim’de New York’ta bir yemek davetiyle “gayrı resmi” olarak bir araya getirdi. New York’taki gayri resmi 2+1 zirvesi, her ne kadar taraflar Kıbrıs’ta müzakere sürecinin resmen başlamadığını açıklasa da çözüm arayışının yeniden canlandığına dair fiili bir işaret olarak öne
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis bugün aynı vesile ama tamamen ayrı nedenlerle Kıbrıs’ta. Erdoğan ve Türkiye için 20 Temmuz 2024, Adadaki Türklerin katliamlardan kurtarılması için 1974’te Başbakan Bülent Ecevit’in ona verdiği isimle “Barış Harekatının” 50’inci yıldönümü. Miçotakis ve Yunanistan içinse Ada’nın bölünmesine yol açan “Türk işgalinin” 50’inci matem günü. Türkiye, iktidar ve
Kıbrıs Türk muhalefet lideri, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman 25-26 Haziran’da Ankara’daydı. Ptotokoler olarak CHP ile görüşmeye gelmişlerdi. Özgür Özel’in seçildikten sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret etmesinden ve ziyaret sırasında kendileriyle de görüşmüş olmasından memnun olmuşlardı. Gelmişken AK Parti’yle görüşmek için de randevu istediler; beş yıldır iktidar CHP’nin “kardeş partisi”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bundan böyle Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini öngörmeyen hiçbir anlaşma için masaya oturmayacaklarını söyledi. İddia edildiği gibi bir “Kıbrıs krizinden” söz edilemeyeceğini ve bir daha 2004’teki gibi bir oyuna gelmek istemediklerini söyleyen Tatar, Adadaki Türk ve Rum halklarının yan yana iki devlet olarak yaşayabileceği bir anlaşmayı amaçladıklarını söyledi.
Kıbrıs, uluslararası camianın nezdinde bugün ciddi bir sorun değil, ama etrafındaki bölge yeniden ısınmaya başladığı için gündemden hiç düşmüyor. Önümüzdeki günlerde yine projektörler üzerinde olacak; KKTC de yine haberlere çıkacak. Birleşmiş Milletlerin donmuş müzakereleri buzdolabından çıkartma çabası, Gazze dramı, Kızıldeniz krizi, Suriye ve Lübnan’ın durumu, Rusya’nın bölgedeki artan mevcudiyeti, Çin’in Akdeniz’de kendisine COSCO üzerinden yeni
Kıbrıs’ta yeni bir çözüm süreci ihtimalini ortaya çıkaran gelişmeler sadece ABD Senatörünün geçen hafta -ilk defa- doğrudan KKTC’nin Ercan Havalimanına inmesi, daha doğrusu bunun kamuoyouna açık yapılması değil elbette. O konuya geleceğiz ama önce bir manzaraya bakalım. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin 55 bin can kaybı yanı sıra Türkiye’deki ekonomik krizi derinleştirici etkisi, buna rağmen
Öldürülmesi üzerinden haftalar geçti ama Halil Falyalı suikastı “Bir acayip mafya hikayesi” olarak gizemini koruyor. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in sosyal medya paylaşımlarıyla Türkiye gündemine gelen Halil Falyalı’nın “infaz” görünümlü suikastının arka planında Kuzey Kıbrıs’taki suç örgütü “baronunun” değişimi mi, yoksa çok şey bilen “iş insanının” susturulması mı var? 9 Şubat’taki “infaz” sonrasında çok iddialar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan KKTC Meclisi’ne hitap ederek Lefkoşe’deki Metehan bölgesinde bir cumhurbaşkanlığı külliyesi yapılacağını söyledi. Erdoğan’ın Kıbrıs seyahati öncesinde cumhurbaşkanın bir müjde vereceği duyurulmuş, bunun adada “iki devletli çözüme” yönelik bir açık bir siyasi hamleyi duyuracağı yorumları yapılmıştı. KKTC’nin adının Kıbrıs Türk Devleti şeklinde değiştirileceği dahi iddia edilmişti. Ancak, müjdenin inşaat olduğu ortaya çıktı.
Bir lüks otelin havuzunda, günbatımında kokteyl bardağıyla verilen, lüks arabalara binerken verilen pozlar, otomatik silahlarla verilen pozlar, özellikle lüks saatlerin gösterildiği hikayeler… Üste oturan lüks takım elbiseler, bilekte biten dar pantolonlar ve benzerleri… Bunlarla harmanlanan üst düzey siyasetçilerle verilen pozlar. Bunlar “zengin ve güçlüyüm”, “Benden korkun” ve “Her isme ulaşabilirim” mesajları aslında. Sosyal medyanın gücü belki
- 1
- 2