Akşam saatlerinde Lübnan’da bulunan Hizbullah mensuplarının çağrı cihazlarının “aynı anda” patladığı, ölü ve çok sayıda yaralıların olduğu haberi ulaştı. Olaydan İsrail sorumlu tutuluyor. Ancak çağrı cihazları nasıl patlatıldı? Çağrı cihazları nasıl patladı? İlk etapta, çağrı cihazlarının hacklenerek, Lityum pillerinin bir yazılım ile patlatıldığı gibi bir yorum vardı. Ancak bu yorumu anlamsız hale koyan sorular şunlar;
Dış politikada sıkıntılı günler saptamasına iki soruya yanıt arayarak başlıyoruz: ABD 9 Eylül’de Kıbrıs Rum Hükümetiyle “Savunma İşbirliği Yol Haritası” imzalandı. 11 Eylül’de de ilk toplantılarını yaptılar. Türk Dışişlerinin tepkisi, “ABD’nin Kıbrıs Adasına yönelik tarafsız tutumunu” zedeleyecek bu adımın “gözden geçirilmesini”, ya da biz fanilerin lisanıyla geri almasını talep etmek oldu. Bu âdet yerini bulsun
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye’ye yaptığı ilk ziyarette 4 Eylül’de Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Esenboğa havalimanında karşılandı, havalimanından uğurlandı. Hatırlanacağı üzere, ilişkilerin bozulduğu 2013 yılından normalleşme sürecinin başladığı yakın zamana kadar Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sisi’ye karşı çok sert bir tutum takınmış, onu “katil” olarak nitelendirmiş ve hatta Sisi’nin de bulunması nedeniyle Birleşmiş Milletler gibi
Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah el Sisi’nin Türkiye ziyareti Türkiye’nin Arap Baharıyla neredeyse köprüleri attığı Arap yönetimleriyle yeniden ilişki kurması bakımından önemli ve aynı zamanda AK Parti dış politikasındaki keskin dönüşlerin son örneği. Bugün Sisi’yi ağırlayacak olan Erdoğan, geçtiğimiz Şubat ayında Sisi’yi ziyaret ederek kendisine 2022’de Katar Emiri barıştırana kadar “darbeci” ve “katil” dediği Sisi’yi ziyarete
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 24 Ağustos’ta Marmaris, Aksaz Deniz Üssünde, Türkiye’nin donanma ve ordusunu daha da güçlendirme sözü verdiği konuşmasını, Türkiye’nin ilk amfibik savaş gemisi TCG Anadolu’nun heybetli fonunda yaptı. Anadolu ABD ile Doğu Akdeniz’de yapılan askeri tatbikattan yeni dönüp Aksaz’a demirlemişti. Erdoğan, konuşmasında Mavi Vatan’ın korunmasını vurgularken ABD donanması ile 13-17 Ağustos tarihlerinde yapılan bu
İsrail’in Beyrut’ta Hizbullah liderlerinden Fuad Şükr’e, Tahran’da ise Hamas Lideri İsmail Haniye’ye yönelik suikastları sonrasında bölgede tansiyon yükseldi. İran, misafiri Haniye’yi kendi evinde koruyamadı. İran’ın misillemesi bekleniyor. Etkileri az veya çok bir misilleme elbette olacak. Ancak bu misillemenin stratejik sınırları var. İran ve İsrail, bölgesel ve küresel güçler geniş çaplı bir savaş istemiyor. Orta Doğu’da
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine icabetle 15 Ağustos’ta olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) Gazze faciası üzerine hitap etti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in verdiği bilgiye göre, aslında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABD Kongresinde ayaklarda alkışlanan konuşmasını duyduğunda Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye davet edilmesi talimatını vermiş. Ancak sağlık nedenlerini gerekçe gösteren
Önce dünden bu yana diplomatik camiada antenleri açan bir iddiadan söz edelim. Türkiye’nin ilişkileri kesmeden önceki son Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, Arapça yayınlanan El Mecelle gazetesindeki makalesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 15 Ağustos’ta TBMM’de konuşma yapması beklenen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Ankara’da Hamas yönetimiyle buluşturma ihtimalini yazdı. Olursa bu bir ilk olmayacak. Abbas son olarak
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 12 Ağustos’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı aramış ve, Amerikan Dışişlerinin açıklamasından özetliyorum, Hamas’ın 15 Ağustos’ta İsrail’le müzakere masasına dönmesi için Türkiye’nin etkisini kullanmasını istemiş. Fidan da ona, Dışişleri Sözcüsü Öncü Keçeli’den özetliyorum, siz gidin İsrail üzerinde baskı kurun demiş. Zannedersiniz İsrail barışa hazır da Türkiye’nin Hamas’a evet dedirtmesini bekliyor; ya
Dünya, geleneksel güç dengeleriyle ve şiddet ile tanımlanan bir döneme geri süratle dönerken, ekonomiden askeri güce, bilim ve teknolojiden sanat ve kültüre, insan sermayesinin kalitesine kadar her alanda güçlü olmamız hayatı önem taşıyor. Bu amaçla, iç sorunlarımızı ivedilikle çözmeli ve zayıf noktalarımızı güçlendirmeye odaklanmalıyız; değişen küresel dinamikleri ve aktörleri doğru bir şekilde okumalı ve kendimizi