Eski Amerikan Ulusal Güvenlik danışmanı ve BM Büyükelçisi John Bolton’un 16 ocak’ta The Wall Street Journal’da çıkan ve “Erdoğan seçimi kazanırsa Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını” öneren yazısının yarattığı tepkiler tazeyken The Economist dergisi 19 Ocak tarihli “Türkiye Diktatörlüğün eşiğinde olabilir” başlıklı sayısında “Seçimler öncesinde Biden ve müttefiklerinin Erdoğan’a daha sert bir mesaj vermesi” gerektiğini savunan bir
Türkiye-ABD ilişkileri şimdiye kadar hiç olmadığı kadar gergin. Taraflar, her ne kadar ilişkilerdeki ciddi sorunları ön plana çıkarmamaya özen gösterseler de eskilerin deyimiyle “mızrak çuvala sığmıyor”. Buna, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 18 Ocak’ta Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma toplantısı için muhatabı Antony Blinken ile ilk kez Washington’da yaptığı görüşmede de tanık olduk. Zira, Joe Biden’ın Başkanlığı devralmasından
PKK’nın İsveç’in Başkenti Stokholm’de 11 Ocak’ta yaptığı bir gösteride Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a benzettikleri bir kuklayı ayaklarından asması Ankara’yı öfkelendirmekle kalmadı İsveç’le NATO başvurusu üzerine yapılan görüşmeleri de yeniden zora soktu. Dışişleri Bakanlığı ise İsveç’in Ankara Büyükelçisi Staffan Herrström’ü Bakanlığa çağırarak “şiddetle protesto” etti. Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu’ysa İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström’ün “seçilmiş bir liderin
Son günlerde Türkiye, Yunanistan’ın NATO tatbikatlarında dahi Tük uçaklarını taciz ettiğinden şikayetle NATO ve dolayısıyla ABD’yi göreve çağırıyor. Ege’de yaşanan gerilimde asıl etken ise Yunanistan iç politikası. Yunanistan’da Kriyakos Mitsotakis hükümeti zor günler yaşıyor. Skandalın biri bitip biri başlıyor. Bunlar Türk-Yunan ilişkileri ve Ege’de gerilimin tırmanmasına etki ediyor. Önce, Ağustos başlarında eski başbakanlardan Yorgo Papandreu’nun
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan’ın Türkiye’ye düşmanca davrandığını ve NATO’nun “Bu şımarıklığa dur deme zamanının geldiğini” söyledi. Akar bu uyarısını 24 Aralık’ta Ankara’daki Bakanlık Karargâhında 2022 yılını değerlendirdiği basın toplantısında yaptı. Akar, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini desteklediğini ancak iki ülkenin önce terörle mücadele konusunda verdikleri sözleri yerine getirmesinin gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Suriye
Rusya’nın Ukrayna’yı saldırıp işgal etme girişimi yakında on ayını dolduracak. Bu olay İkinci Dünya Savaşından bu yana Avrupa’daki oturmuş mevcut düzeni bozmakla kalmayıp küresel çapta sarsıntılara yol açtı. 1945’den sonra kurulan Birleşmiş Milletlerin ve benzeri kuruluşların etkinliği uzun zamandır sorgulanırken bir Güvenlik Konseyi üyesinin başlattığı bu savaş uluslararası örgütlerin ne kadar etkisiz kaldığını ortaya koydu.
“Dış politika manevraları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seçim kazandır mı?” sorusunun yanıtı ekonomide yatıyor. Çünkü aynı soruyu “Dış politika manevraları Erdoğan’a seçim ekonomisini üst sınırda uygulamasına yetecek miktarda dış kaynak sağlayacak mı?” diye sormak da mümkün. Bu soruyu Suudi Arabistan’ın Merkez Bankası’nda (TCMB) 5 milyar dolarlık hesap açtığı gün soruyoruz; 5 milyar daha geliyor. Suudi Arabistan’ın
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan 23 Kasım’da TBMM Grubuna hitabında Türkiye’nin güvenlik stratejisini tek cümlede özetledi: tehditleri sınırların ötesinde karşılama ve yok etme. Bu güvenlik stratejisi sadece Erdoğan’ın vurguladığı gibi Türk Silahlı Kuvvetlerini değil, Dışişleri Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilâtı ve İçişleri Bakanlığını da kapsama alanına alan yeni bir yaklaşım. Artıları ve eksileriyle
Türkiye’nin Suriye ve Irak topraklarındaki PKK hedeflerine 19-20 Kasım’da yürüttüğü Pençe-Kılıç Hava Harekâtı ardından kara harekâtı uyarısında bulunması hem ABD hem Rusya’nın alışılmadık içerikte durdurma çabalarına yol açtı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hem Vaşington hem Moskova’dan gelen tepkilere rağmen Suriye/PKK restinin arka planında dikkat çekici gelişmeler var. Önce ABD ve Rusya’dan gelen mesajların iki ortak noktasına
Hem sanayileşmiş hem de gelişmekte olan Dünya’nın en büyük ekonomisine sahip 19 ülke ile Avrupa Birliği’ni bir araya getiren G-20’lerin bu yılki Zirve Toplantısı Endonezya’nın ev sahipliğinde 15-16 Kasım tarihlerinde Bali’de yapıldı. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin haricinde üye ülkelerin tamamının devlet/hükümet başkanı düzeyinde katıldığı Bali’deki toplantının ana teması bu yıl “Birlikte toparlanma-Daha hızlı