Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sözcüsü ve gerçek anlamdaki tek danışmanı İbrahim Kalın Habertürk televizyonunda Erdoğan tarafından montaj olduğu kabul edilen propaganda videosuna şu dolaylı savunmayı getirdi: • “Bir grup kıvrak zekalı gencin kurguladığı video. Videoda bir araya getirilen unsurlar gerçek. Asıl mesele bu açıklamaları PKK kadroları yaptı mı, yapmadı mı? Sorması gereken bu. 1,5 aydır PKK
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın YSK açıklamasına göre yüzde 49,51 oyla, barajın yarım puan altında kalmasına bakarak “İlk turda seçilemedi, güvenoyu alamadı” diye teselli aramak elbette mümkün muhalefet sözcüleri bakımından. Bu teselli arayışlarının 28 Mayıs’taki ikinci turda ne Millet ittifakı ne de diğer muhalif kesimlere en küçük faydasının olmayacağı açık. Neticede CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da tıpkı
Erdoğan’ın gideceğini de nereden çıkardığımı dolayısıyla gidişine dair soruları neden başlığa çektiğimi sorabilirsiniz, haklısınız. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs seçimini yitireceğine dair kesin bir tahmin yapmak mümkün değil. Kamuoyu araştırmacıların ciddi bir kısmı seçimin 28 Mayıs’taki ikinci tura kalacağı tahminine bakılacak olursa CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ilk turda yüzde 50+1 oy alacağı kesin değil.
Seçime on gün kala siyasetin rengi hızla değişiyor. Daha doğrusu siyasetin muhalefet kanadında hızla değişiyor, iktidar kanadında adeta betonarme. Örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hâlâ bir saatten az sürmeyen konuşmalarla ne kadar yol, havalimanı yaptığını anlatırken, rakibi CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisini de aşarak dün tek cümlelik, 4 saniyelik bir video mesajı yayınladı: “Bugün dünden fakirsen, tek
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 14 Mayıs seçimine “siyasi darbe” deyince ortalık karıştı. Muhalefetin her kesiminden sert tepki geldi. Ülkenin asayişinden halkın güvenliğinden sorumlu bakan söyledi bunu. Daha önce de muhalefeti “Cudi’ye, Gabar’a gömmekten” bahsetmişti gerçi ama demokrasinin en meşru zemini olan seçimi darbe saymak ayrı bir ezber bozulması düzeyi. Çünkü son derece anti-demokratik bu bakışla
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda İstanbul Boğazında TCG Anadolu amfibik hücum gemisinin geçişini gururla selamladıktan sonra Arifiye’deki tank fabrikasına üretilen ilk Altay tankının testler için Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim törenine katıldı. Bunlar Savunma Sanayii alanında son yıllarda -gecikmeyle de olsa- gözlenen hamlelerin yeni örnekleriydi. Erdoğan’ın bu hamleleri 14 Mayıs seçimlerinde
Ankara’daki yabancı diplomatik temsilciliklerinin 14 Mayıs seçimlerinin sonucu ile ilgili değerlendirmelerinde son bir ay içinde dikkat çekici bir değişiklik gözleniyor. Yakın zamana dek gerek ülkelerin gerekse uluslararası kuruluşların değerlendirmelerinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son düzlükte bir hamle yapıp devlet imkânlarının da gücüyle seçimi mutlaka kazanacağından pek kuşku duyan yoktu. Bir kısmı Türk anket şirketlerinin abonesi olmasına
Hayır, anketlerden söz etmeyeceğim; çünkü bazıları kasten abartılı ve gerçek görünenleri perdeliyor. Hayır, AK Partili Bülent Arınç’ın imam-hatipli olmakla övünenlerin yolsuzlukla anılması yüzünden, hayat pahalılığı yüzünden insanların dinden soğuduğunu söylemesinden de söz etmeyeceğim. Evi yıkılıp İstanbul’a sığınmış Malatyalı depremzedenin “AK Partiliydim ama defolsun gitsin. Korkmuyorum, gelsin tutuklasınlar” feryadından da 1970’lerden bu yana MHP’li olduğunu söyleyip
Ankara’da cumhurbaşkanlığı aday telaşı HDP öncülüğündeki Emek ve Özgürlük İttifakının aday göstermeyeceğini ilan etmesiyle duruldu. Meclis grubu desteği olmadan asgari 100 bin imzayla cumhurbaşkanı adayı olabileceklerin YSK’da ilk gün aldıkları imza desteği beklediklerinin çok altında kaldı; yarış beklendiği üzere Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçecek. Şimdi siyaset kulisinde
Dün akşam ulaşan bazı bilgiler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bürokrasi günlerine dair önemli bir tanıklık veriyordu. Birazdan aktaracağım ama önce taze bir kulis bilgisi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birebir konuşma fırsatı bulunanlar kendisini “şaşırtıcı bir rahatlık” içinde gördüklerini aktarıyorlar. Kapalı görüşmelerinde gözlenen bu rahatlık, deprem bölgesi ziyaretlerinde çehresine yansıyan üzüntü ve kızgınlıkla da