Orta Doğu Uzmanı
Suriye’deki rejim değişikliğinden tam bir ay sonra, İsrail-Hamas ateşkesinden birkaç gün önce, Lübnan’da 9 Ocak’ta Parlamento’da yapılan oylamada, iki yıldır boş olan Cumhurbaşkanlığı makamına Hizbullah karşıtlığı ve Batı’ya, Fransa ile ABD’ye yakınlığıyla ile bilinen Ordu Komutanı Joseph Aoun seçildi. İşin ilginç yanı seçimin ikinci turunda Hizbullah’ın da -çaresizce- Aoun için oy kullanmasıydı. Cumhurbaşkanı ilk olarak
Hay’at Tahrir al-Sham (HTS), Suriye’de 8 Aralık’ta Beşar Esad Rejimine son vererek iktidarı ele geçirdi. HTŞ’nin Şam’a yürüyüşünün sonuçları, Suriye rejiminin çökmesi ile sınırlı değil. Suriye halkı, tartışmasız kazananlar arasında ilk sırada. Ancak Suriye halkının kazanımları bıçak sırtında. Suriye halkı için kazanımların devamlılığı, istikrar ve güven ortamının tesisi ve sürdürülebilir olması önemli. Aksi takdirde Suriye
Şam Ravda Meydanı, 15 Aralık 2024, Türkiye’nin Şam Büyükelçiline 12 yıl aradan sonra, ay yıldızlı Türk Bayrağı çekildi. Bayrağı göndere çekmek kadar, orada kalması da önemli. Bayrağımız göndere çekilirken, 12 yıl önce orada görev yapan bir diplomat olarak, televizyonun başında heyecan, gurur ve duygu yüklüydüm. O dönem Türkiye’nin Şam Büyükelçisi olan Ömer Önhon’un “Büyükelçinin Gözünden
Türkiye’yi hedef alan iki vekil gücün liderlerine ilişkin Ekim ayında, ardı ardına önemli gelişmeler yaşandı. Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri Fethullah Gülen, 20 Ekim 2024 tarihinde ABD’de vefat etti. Aynı günlerde FETÖ terör örgütü tarafından 15 Temmuz’da bombalanan Gazi Meclis’te, diğer terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, DEM Parti milletvekillerine hitap etmesi, PKK’nın silah bırakması
İç savaş Hizbullah, İsrail saldırıları, suikast ve sabotajlarla, Lübnan’ın barut kokan havasını kısa süre bir kenara bırakıp birlikte bir zamanlar Doğu’nun Paris’i denilen Lübnan’a kısa bir yolculuk yapalım. Akdeniz’in o hırçın lacivert sularının kıyısında, yasemin kokuları ve sonbahar güneşi eşliğinde Sur (Tyre)’dan Trablusşam’a uzanan gizemli bir yolculuğa çıkalım. Fonda, Rodrigo’nun gitar konçertosunun Arapça dizeleri ve
Endişe edilen oldu, İsrail ordusu büütün uayrılara rağmen 1 Ekim sabahı Lübnan’a kara karekâtına başladı. İsrail bunun öncesinde 27 Eylül’de Beyrut, Dahiyye’de saptadığı stratejik hedefi, Hizbullah lideri şeyh Hasan Nasrallah’ı yeraltı sığınağında öldürdü. Saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü’nün Lübnan sorumlusu Tuğgeneral Abbas Nilfuruşan’ın da saldırıda öldürüldüğü açıklandı. Bu aynı zamanda, diğer Hizbullah,
Lübnan’da durum, İsrail’in son Hizbullah saldırıların yeniden gündeme getirdiği üzere çok karmaşık ve çok daha kanlı olabilecek durumlara evrilmek üzere. Bu kadarı Lübnan için bile fazla. Ayak seslerinin Lübnan’dan sonraki adresi Suriye olabilir. Hizbullah, Lübnan halkının izlemek zorunda kalacağı, istemediği bir savaşın içine mi çekiliyor? Lübnan, bünyesinde 18 ayrı etnik, dini, mezhebi barındıran, çok parçalı
İsrail’in Beyrut’ta Hizbullah liderlerinden Fuad Şükr’e, Tahran’da ise Hamas Lideri İsmail Haniye’ye yönelik suikastları sonrasında bölgede tansiyon yükseldi. İran, misafiri Haniye’yi kendi evinde koruyamadı. İran’ın misillemesi bekleniyor. Etkileri az veya çok bir misilleme elbette olacak. Ancak bu misillemenin stratejik sınırları var. İran ve İsrail, bölgesel ve küresel güçler geniş çaplı bir savaş istemiyor. Orta Doğu’da
Geçen hafta Beyrut ve Tahran’da yaşanan ve Hamas lideri Haniye’nin ölümüyle sonuçlanan suikastlar sonrasında artan jeopolitik risk ile birlikte, uluslararası havayolları şirketleri İsrail ve Lübnan’a olan seferlerini askıya aldı. Birçok ülke vatandaşlarını Lübnan ve İsrail seyahatleri konusunda uyardı. İngilizler Beyrut’ta görevli diplomatların ailelerini özel bir uçakla Londra’ya getirdi. Üst düzey Rus güvenlik yetkilileri Pazartesi günü