Gazeteci-Yazar
Türkiye’nin Suriye ve Irak topraklarındaki PKK hedeflerine 19-20 Kasım’da yürüttüğü Pençe-Kılıç Hava Harekâtı ardından kara harekâtı uyarısında bulunması hem ABD hem Rusya’nın alışılmadık içerikte durdurma çabalarına yol açtı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hem Vaşington hem Moskova’dan gelen tepkilere rağmen Suriye/PKK restinin arka planında dikkat çekici gelişmeler var. Önce ABD ve Rusya’dan gelen mesajların iki ortak noktasına
Araya girip rica eden Katar Emiri Şeyh İkinci (El Sani) Temim olunca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kırmamış, daha fazla uzatmayıp “darbeci” ve “katil” dediği Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Sisi ile barışmış. Yakınlarda İstanbul’da öldürülen Cemal Kaşıkçı’nın katili olmakla suçladığı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile de barışmıştı. 15 Temmuz 2016 darbe girişimini desteklemekler, darbecilikle
Hayır, sadece reddedilme ihtimalinin yüksek olduğunu bile bile İYİ Parti lideri Meral Akşener’e “Masadan ayrıl” teklifini yaptığı için değil. Aynı beyan içinde “Haziran’dan sonra” Suriye’deki Esad rejimiyle temas kurabileceği sözleri nedeniyle de. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ilk kez Endonezya’daki G20 zirvesinden dönüşünde 2023 seçimini kaybedebileceği ve son aylarda patinaj görüntüsü sergileyen Altılı Masa’dan endişesini açığa vurmaya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Katar’a gidiş haberi belki bazı zihinlerde “Yine para için mi?” sorusuna yol açabilir. AK Parti hükümetinin Katar’dan para beklentisi, yatırım beklentisi baki. Ancak bu defa amaç 20 Kasım’da Erkekler Futbol Dünya Kupası açılış maçını da izlemek; ev sahibi Katar ile Ekvador arasında.( *) Katar’ın bu maçı almak üzere Ekvadorlu oyunculara para karşılığı
Altılı Masa’nın 14 Kasım toplantısında Cumhurbaşkanı adayı ilan edecekleri beklenmiyordu zaten. “Aday kim?” sorusu masadaki altı lideri rahatsız ediyor. O kadar ki, görüştüğüm yabancı diplomat ve yatırımcılar “Yoksa aday belli de taktik icabı mı söylemiyorlar?” diye soruyorlar. Hala bir isim konuşmadıkları yanıtına inanmak istemiyorlar. Aday ismi olmasa da en azından bir önceki toplantıda oluşturulan 9
İstiklal Caddesinde 13 Kasım öğleden sonra patlatılan bomba, resmî açıklamalara göre şu ana dek 6 kişinin ölümüne, bazıları ağır 81 kişinin yaralanmasına neden oldu. Saldırıyı öfke ve üzüntüyle kınıyorum. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, patlamanın olduğu bankta oturup bir paket bıraktıktan sonra kaçarcasına uzaklaşan bir kadının gözaltına alındığını duyurdu. Bakan ve Emniyet yetkilileri terör saldırısını yapan
CHP bir bakımdan Türkiye’nin en istikrarlı partisi: siyaset dönüşleri değil, siyaset yöntemi bakımından hiç şaşırtmıyor. Yine tam meyve toplayacakken bindiği dalı kesmekle meşgul. Bindiği dal 2019 belediye seçimlerindeki başarı, toplayacağı meyve, müttefikleriyle birlikte 2023 seçimleridir. 2023 seçimleri yaklaştıkça CHP içinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aleyhine kaynatılan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Semerkant’taki Türk Devletleri Topluluğu zirvesinde yaptığı konuşmada “ortak güvenlik konseptinden” bahsetti ve “düzensiz göçe karşı ortak mücadele” vurgusu yaptı. Erdoğan yola çıkmadan önce basına Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le arasında güven ilişkisi oluştuğunu, bunun da Ukrayna savaşı başta olmak üzere küresel ve bölgesel sorunların çözümüne katkı verdiğini söylemişti. Erdoğan’ın Rusya’yla Türkiye değil ama
Mustafa Kemal Atatürk’ün günlük çalışmaları, hal ve hareketleri hakkında Cumhurbaşkanlığı yaverleri saat saat rapor tutmuş, devlet kayıtlarına geçirmişlerdi. Bu raporlardan 1931-1938 arasındakiler dilbilimci ve tarihçi Nazire Özel Şahingiray tarafından derlenmiş, 1955 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından “Atatürk’ün Nöbet Defteri” adı altında basılmıştı. “Atamızı görmek isteriz” Atatürk’ün son günlerini bir başka açıdan bu nöbet defterlerinden izlemek









