Amerika seçimlerinin sonuçlarını öğrenmemize saatler kala başlık sorumuzu sormaktan kendimi alamadım. Bir yandan bakınca sanki ABD cennet Türkiyemin bir kopyası oluvermiş gibi görünüyor. Başkan adayları neredeyse birbirlerine galiz küfürler edecekler intibaını bırakıyorlar. Hani pek seçim nedeniyle olmasa da kampanya süresince şiddetin de yükseldiğini gördük. Cumhuriyetçi ve Demokratlar arasında belki memleketimdeki düzeyi aratmayacak bir kutuplaşmanın da
ABD Başkanlık yarışına artık saatler var. Son anketlere göre Demokrat Parti adayı Joe Biden, Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump’ın önünde görünüyor. Bu 3 Kasım’daki seçimi kazanıp başkan olacağı anlamına gelmese de şansı yükseliyor; seçildiğinde en yaşlı ABD Başkanı olacak, 20 Kasım’da 78 yaşına basacak. Ama bundan 40 yıl önce de Biden siyasetteydi ve 40 yıl önce
30 Ekim öğleden sonra İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında, Ege Denizinde meydana gelen 6,9 Richter şiddetindeki deprem 37 kişinin ölümüne 885 kişinin yaralanmasına neden oldu. (*) Deprem Türkiye’ye 2 km uzaklıkta bulunan Yunanistan’ın Samos Adasında da 2 kişinin ölümüne neden oldu.Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre Türkiye’deki can kayıplarının neredeyse tamamı İzmir içinde
Seferihisar ilçesi açıklarında dün gerçekleşen ve İzmir merkezini vuran depremde yaşamını yitirenlerin sayısı 51 oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, yaralı sayısının da 896 olduğunu açıkladı. İzmid’deki son durum ve yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Oktay, “Sağ ulaşmaya çalışıyoruz. 896 vatandaşımız yaralanmış durumda. Çoğunluğu taburcu olmuş durumda. Üçü ağır, toplam 8 yoğun bakım hastası bulunmakta. Artçı depremler
Bir siyaset gazetecisi olarak cevap bulamadığım sorular arasındadır: Haziran 1996’da Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan, koalisyonu Doğru Yol Partisi (DYP) lideri Tansu Çiller yerine Anavatan Partisi (ANAP) lideri Mesut Yılmaz ile kurmuş olsaydı, Türkiye siyasi tarihi nasıl seyrederdi? Çünkü biliniyordu Yılmaz ile Erbakan’ın görüştükleri ve anlaşamadıkları. Anlaşmazlık konusu Yılmaz’ın iki bakanlığı Erbakan’a bırakmak istememesiydi: Maliye
Cumhuriyet Bayramı onu reklam arası gibi görmeyen herkese kutlu olsun ama en çok kadınlara kutlu olsun. Zaten o yüzden Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet devrimini hâlâ kabullenemeyip reklam arasının bitmesini bekleyenlerin ilk hedefi kadınların hak kazanımlarını olabildiğince geri almak, yıkıma oradan başlamaktır. Çünkü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının en çok kadınların bayramı olması gerektiğinin en çok
27 Ekim sabahı sabah uyanan Fransızlar, günlük gazetelerin manşetlerine baktıklarında, yeni Covid önlemleri hakkındaki haberleri gördüler. Şu anda Fransa’da haklı olarak tüm kamuoyu, bu salgın hastalığın ikinci dalgasına nasıl önlemler alınacağına yoğunlaşmış bulunuyor. Gazete satan kiosklara gidip hala Charlie-Hebdo almayı sürdüren az sayıda kişi ise, kapakta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan büyük boy bir
Charlie Hebdo’nun yayınları ifade özgürlüğü alanından çıkıp kışkırtıcılık alanına girdi. 2015’te El Kaide teröristlerinin Charlie Hebdo’yu basarak 5 kişiyi öldürüp 11 kişiyi yaraladıkları saldırıya terör örgütünün öne sürdüğü gerekçenin Hz. Muhammed karikatürleri olduğuna bakmaksızın ifade özgürlüğü ve şiddet karşıtlığı adına karşı çıkanlardanım. Katledilenlerin cenaze törenine Türkiye’yi temsilen dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu katılmıştı. Son dalga ise
Yeni bir bölücü unsur: Pandemi Ekim ayının sonuna geldik. On ayda dünya ortadan ikiye çatladı. Bu çatlak önceden bildiğimiz çatlaklara, kutuplara falan benzemiyor. Mesela komünizm ile kapitalizm arasında değil. Yoksul ve zengin ülkeler arasında değil. Gelişmiş demokrasilerle, az gelişmişler arasında değil. Ülkeler politik liderliklerine bağlı olarak çatlağın bu tarafında ya da diğer tarafında yer alabiliyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan koronavirüs salgını henüz geçmemişken Türkiye’nin her yerinden 350 bin kişiyi Ayasofya’da namaz için İstanbul’da toplayıp memleketlerine geri göndermişti. Aynı Erdoğan 26 Ekim’de koronavirüs salgını yeniden yayılırken 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının cumhur tarafından kutlanmasını “kamu düzeni” gerekçesiyle yasakladı. Cumhurbaşkanının Cumhuriyet Bayramı kutlamasını tekeline aldığı gün Türk lirası Amerikan doları karşısında tarihinin en kötü