Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha önce “aynı kıbleye dönüyoruz” diye samimiyetine inandığı Fethullah Gülen tarafından kandırıldığını söylemişti. Gerçeği ancak Fethullahçılar darbeye kalkıştıklarında görebilmişti. Cumhurbaşkanımızın iyi niyetinin Temmuz 2018’de Hazine ve Maliye Bakanı yaptığı damadı Berat Albayrak’a bağlı Merkez Bankası tarafından da istismar edildiğini de Kasım 2020’de gördük. Meğer kasada para kalmamıştı ama bunu bütün yürütme gücünü
10 Aralık 2020 hükümetin koronavirüs Covid-19 hastalığı gerçeklerini aylardır halktan sakladığının resmen itiraf ettiği gün oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca o gün Mart 2020’den itibaren hastalığın bulaştığı vatandaş sayısını 1 milyon 748 bin 576 olarak açıkladı. Bu ilk defa açıklanıyordu ve o güne dek hükümeti gerçek rakamları saklamakla suçlayan herkesi haklı çıkarıyordu. Daha bir gün
Avrupa Birliği liderler zirvesinde Türkiye ile ilgili olası bir yaptırım kararı 2021 Mart ayına ötelenirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tutumdan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Zirvenin ilk gününde, yani 10 Aralık’ta geç saatlerde alınan kararlara ilgili olarak bugün yorum yapan Erdoğan, “AB’nin dün yapmış olduğu zirve, aslında birkaç ülkenin beklentilerine bekledikleri cevabı vermedi. Çünkü talepleri haklı
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) ve gazeteci Bahadır Özgür’ün Uluslararası Şeffaflık Derneği ödüllerini almaları tek tek çok değerli fakat ne söylediği bu derece önemsenen derneğin bu üç ismi-kurumu seçmesi toplamda da bir şeyler anlatıyor. “Mansur Yavaş güven yeşertiyor” Öncelikle, kaçıranlar için Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin ödülleri nasıl gerekçelendirdiğine bakalım, sonra da
Önceki gün Amerikan devleti ve 48 eyalet Facebook’a karşı bir tekelleşme davası açtı ve Facebook’un bölünmesini istedi. Ticari işletmeler ve devletler yüz yıllardır hem karşı karşıya geliyor hem de birlikte çalışıyorlar. Global varlık gösterebilmeyi başarmış kurumlar ise güç zehirlenmesi yaşayıp oyunun kurallarını belirleyenin, hakemin ve oyunun mutlak sahibinin devletler olduğunu unutabiliyorlar. Buna en son örnek
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bakü’nün Azatlık Meydanında 10 Aralık “Zafer Günü” törenindeki konuşmasın bir yerinde önemli bir saptamada bulundu. “Bize hep dediler bu [Karabağ] meselesinin harbî halli [askeri çözümü] yoktur. Biz sübut etmişiz ki [saptamış, göstermişiz ki] bu meselenin harbî halli vardır. Bir 30 il [yıl] daha mı bekleyecektik?” Uluslararası siyaset bakımından Azerbaycan’ın 44 gün
Amerikan seçimlerinin sonuçlarını öğrendikten sonra artık geriye bir tek önemli seçim kaldı. O da malum, bizim seçimlerdir. Bu seçimlerin vaktinde yapılma olasılığı sıfır değil elbette ama sıfıra çok yakın. O halde seçimlerin zamanlaması üzerine konuşmak durumunda kalacağız. Peki yaklaşan seçimlerin belirleyici dinamikleri neler olacak? Hangi toplumsal grupların tercihleri sonucu belirleyecek? Bu soruların cevapları bilgi temelli
Dünya son birkaç aydır nefesini tutmuş 3 Kasım 2020 Salı günü Amerika’da yapılacak Başkanlık seçiminin sonucunu bekliyordu. Seçimlere birkaç gün kala Başkan Donald Trump amiyane tabirle çamura yatmaya başlamıştı. “Seçimlere büyük ölçüde hile karıştırıldığını” ileri sürüyordu. Üstelik bununla ilgili bir kanıt ortaya koyamıyor ama gözünü yumuyor ağzını açıyordu. 4 Kasım sabaha karşı eyaletlerin bir kısmı
Yoğun Bakım Derneği: “Uçurumun Kenarındayız” Sağlık Bakanı 25 Kasım akşamı, nihayet vaka sayılarını açıkladığı toplantıda, alınan yeni tedbirlerin etkisini iki hafta bekleyip göreceklerini söylemişti. O zaman da bekleyip görülecek şeyin kabus senaryosu olduğunu söylemiştik. Ve bir an önce hayati sektörler dışındaki tüm faaliyetlerin durdurulmasını ve çalışanların, küçük esnafın desteklenmesini önermiştik. Yerine Nisan-Mayıs aylarında deneyip bir









