Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın örgün medya ardından sosyal medyayı da kontrolü altına alma çabası yeni değil. Ancak geçen hafta sosyal medyanın yasaklanması isteğini dile getirmesi basın ve ifade özgürlüğü bakımından endişe verici. Bir adım geriye çekilip baktığınızda şimdiye dek yapılanın manzara, marka değeri ve yaygınlığı olan medya kuruluşlarının sahipliklerinin değiştirilerek iğdiş edilmesi, geri kalanların sosyal medya
Bir önceki yazımda biyoçeşitliliğin ne olduğuna değinmiştim. Şimdi ise biyoçeşitlilik, yani dünyadaki yaşam biçimlerinin çeşitliliğindeki kayıplarının hayatımız için ne kadar kötü olabileceğinden bahsedeceğim. Bugün yaşadığımız gezegende insanın yarattığı sorunlar şüphesiz küresel boyutta ve her geçen gün artıyor. Bu konuda üç maymunu oynar gibiyiz; ne görüyoruz, ne duyuyoruz, ne de yeterli ölçüde konuşuyoruz. Sulama için çok
Atatürk’ün “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” sözünün tersini yaşıyoruz adeta: hak ve özgürlükler alanındaki kazanımlar birer birer “taarruz” altında. Kıdem tazminatından avukatlık yasasına, medya kısıtlamalarından toplanma ve gösteri hakkına kadar. Erken zafer havasına girerek bütün Türkiye’nin korona ile kucaklaşmasına ve hastalığın yeniden yükselmesine zemin veren hükümet, iş avukatların yürüyüşe gelince birden hastalığın artmaya başladığını
Salgın karşısındaki halimiz büyük üstad Alfred Hitchcock’un “Kuşlar” filminin son sahnesindeki gibi. Anlaşılamayan bir nedenle bir kasabada sayıları giderek artan ve saldırganlaşan kuşlar, sürüler halinde insanlara doğrudan saldırarak, ya da insanların bazı tedbirsizliklerini kullanıp, örneğin kasabanın ortasındaki benzin deposunda yangın çıkararak kasabayı cehenneme çevirmektedir. Bir ara görece bir yatışmayı fırsat bilip, her şeyi geride bırakarak
1 Temmuz 2020 itibarıyla Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını yüklenecek olan Almanya, başta öteki AB Ülkeleri olmak üzere, ABD, Çin, Rusya gibi ülkeler ve Türkiye tarafından da yakından izleniyor. Çünkü, Çin ve Rusya konusunda Almanya’nın ve AB’nin takınacağı tutum, Korona sonrası AB ülkeleri arasında baş gösteren güvensizlik ortamı gibi bir dizi sorun gündemi işgal ediyor.
İktisatçı değilim, ekonomi gazetecisi de değilim ama ev ödevlerini yapmaya çalışan bir siyaset gazetecisi olarak önümüzdeki bazı gelişmeleri uzmanlarıyla konuşarak ve okuyarak görmeye çalışıyorum.İsteyenlerle ayrıntılara ve rakamlara girmek de mümkün ama görebildiklerimin bir özetini sizinle paylaşmak isterim. Evet, neticede bir iktisatçı çok daha ayrıntılı bir tablo çizip fikir verebilir ancak Türkiye’nin ufkunda görünen belli başlı
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “vesayeti altında” olduğunu onun izni ve onayı olmayan hiçbir karar alamadığını söyledi. Güncel siyasi gelişmeler üzerine YetkinReport’a açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Davul Erdoğan’ın boynunda, tokmak Bahçeli’nin elinde” diye konuştu.“Saray vesayet sahibi küçük partiden izin almadan karar alamaz durumda” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Bu sadece









