2008 küresel krizinin ve 2015 göçmen krizinin tetiklediği dinamikler, Soğuk Savaş sonrası kurallara ve piyasa ekonomilerine bağlı liberal demokratik küresel düzenin geleceği için soru işaretlerine yol açtı. Popülizm, korumacılık, otokrasileri yatıştırma politikaları, dış politikada perakendeci yaklaşım öne çıktı. ABD’de küresel sorunlara ve kurumlara duyarsızlık, Avrupa Birliğinde (AB) entegrasyonla ilgili kurumsal sorunlar ve yumuşak güçte aşınma
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının insani boyutunun ciddiyeti yükselirken çözüm için ilk üst düzey toplantıya ev sahipliği yapan ve arabuluculuk rolü üstlenen Türkiye, bölgesel diplomaside hareket alanını genişletiyor. Geçtiğimiz hafta 19 yıl sonra ilk defa bir İsrail Cumhurbaşkanı, Isaac Herzog, Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Erdoğan görüşmeyi “bir dönüm noktası olarak tanımladı,” enerji ve
“Rusya’nın Ukrayna’yı istilası mı, ekonomik kriz mi?” sorusunu belki de zor bir günde soruyorum. Yıllık enflasyon oranı 3 Mart sabahı TÜİK tarafından yüzde 54,44 olarak açıklandı; sadece Şubat enflasyonu yüzde 4,81. Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise aylık yüzde 44, 12 aylık yüzde 123,80 tahminlerini ilan etmişti ondan az önce. Öte yandan bir komşumuz üstün
Ukrayna krizi, anlaşmazlıklarda silaha başvurulmasına küresel plânda ciddi bir tepki olduğunu gösterdi. Hatta, sıcak çatışmanın tarafı olan ülkelerde dahi halk silah kullanılmasına şiddetli tepki veriyor. Örneğin, Rusya halkının sadece yüzde 12’si Ukrayna’ya yönelik askeri harekâtı destekliyor. Ukrayna’daki Rus askerlerinin silah kullanmaktan çekindikleri söyleniyor. Moskova’da savaş karşıtı yaygın sokak gösterileri devam ediyor. Yani, Rusya halkının büyük
Washington’a Büyükelçi olarak atandığımda, en önemli hedeflerimden biri, Büyükelçiliğimiz konutunun caz müziği ile ilgili emsalsiz hikayesini kitlelere duyurabilmekti. Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği konutunun, ABD’de siyah-beyaz ayrımı ve siyahların kültürel mirası açısından çok büyük önem taşıdığını evvelki iki tayinimden biliyordum. Onun ötesinde, Washington’daki Büyükelçilik konutumuzun hikâyesi, hem Amerika’nın tarihiyle hem Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihiyle yakından ilişkiliydi. Türkiye’de hemen
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile barışma ziyareti 14 Şubat Sevgililer Gününe denk geldi. Erdoğan BAE’de iken iki ülke arasında 13 işbirliği anlaşması imzalandı. Erdoğan ve Zayed kavga ve suçlamalarla geçen 9 yılın açısını çıkarıyor gibiydi.Anlaşmalar arasında BAE’ye Türk malı İHA ve SİHA satışı da vardı. Gelen bilgilere
Tacan İldemFatih Ceylan Çin’in yükselen gücü ve küresel erişimi, bu ülkenin özellikle ekonomik nüfuzunu hissedilir biçimde Avrupa kıtasına ve NATO topraklarına doğru genişletti. Batı toplumlarındaki yaygın algı, Çin’in otoriter eğilimleri bulunan, stratejik ideolojik hedeflere sahip önemli bir rakip olduğu yönünde. NATO-Çin ilişkileri yeni bir döneme giriyor. Özellikle son beş yıldır Çin, Batı için Rusya’nın yanısıra
Yakın geleceğimizin nasıl şekilleneceğini belirleyecek dört küresel oyuncu var: ABD, Avrupa Birliği (AB), Çin ve Rusya. “Mahşerin dört atlısı” olarak adlandırdığım bu oyuncular arasındaki ilişkiler, önümüzdeki dönemde dünya düzeninin alacağı şekil bakımından büyük önem taşıyor. Bugün için gelişmeler sürecin çok kutuplu bir dünya düzenine doğru evrilmekte olduğunu gösteriyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 4 Şubat’ta
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçenlerde bir trol raporu açıkladı. Raporda kendisini ve partisini hedef alan AK Parti iktidarı destekli trol hesapları, gerçek isimleri kendilerinde saklı tutularak deşifre ediliyordu. Raporu edindim ve okudum. Raporda CHP ve Kılıçdaroğlu’nu hedef alan trollerin 3 kademeli bir yapılanma içinde hareket ettikleri saptanmış. Piramidin en üstünde üretilen etiketler (hashtag) ikinci kademedeki