TBMM’nin Terörsüz Türkiye Komisyonu’nun PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı Cezaevine heyet göndermeye karar vermesi AK Parti, MHP ve DEM Parti’nin evet, CHP’nin ise ziyarete katılmama tutumuyla gündemin merkezine oturdu. Birkaç haftadır barış sürecine ilişkin neredeyse her tartışma bu başlık etrafında dönüyor. DEM Parti’nin ısrarını anlıyorum; Devlet Bahçeli’nin kendi tabanı açısından ciddi siyasi
Kimilerine göre CHP, PKK lideri Abdullah Öcalan’ı “meşrulaştırma” müsameresinde figüran olmayı reddetti, kimilerine göreyse Kürt sorununun çözümünde tarihi bir fırsatı sabote etti. Öyle ya da böyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın TBMM heyetinin İmralı Cezaevine gidip Öcalan’la görüşülmesi kararını verdiği belli olduktan sonra CHP lideri Özgür Özel’in gitmeme kararı alması, siyasetin son dönemdeki seyrinde ciddi bir kırılmaya
Cumhuriyet Halk Partisinin 28-30 Kasım tarihlerinde delegelerin oylarına sunacağı yeni parti programını 21 Kasım’da açıkladığı saatlerde İstanbul’dan Genel Merkezi rahatsız eden bir mahkeme kararı daha geldi. İstanbul 45’inci Asliye Mahkemesi, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in İl Kongresince yeniden seçilmesini tanımayarak Gürsel Tekin’in kayyımlık görevine devam etmesine karar verdi. Mahkeme duruşmayı 27 Şubat’a erteledi. İstanbul
Yüksek Seçim Kurulu CHP’nin 21 Eylül 2025 pazar günü yapılması öngörülen 22. Olağanüstü Kurultayı’na dair CHP Ankara delegesi Şahin Kurt’un 900 civarında delegenin imzasıyla beraber yaptığı iptal başvurusunu “tam kanunsuzluk” gerekçesiyle reddetti. Prosedür gereği, önce Çankaya İlçe Kurulu’na yapılan iptal başvurusunun reddedilmesinden sonra, itiraz Ankara İl Seçim Kurulu’na yapılmış, İl Seçim Kurulu’nun da İlçe Seçim
Görevsiz ve yetkisiz İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atadığı gibi, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin de CHP merkez yönetimine kayyım ataması halinde, demokrasimize yargı vasıtası ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) bölünmesinden daha ağır bir darbe vurulmuş olacak. Kamuoyunda “mutlak butlan” davası olarak anılan ve duruşması 15 Eylül’de görülecek davada, toplumsal
Türkiye’de siyaset bugün iki temel eksende şekilleniyor: İktidar, muhalefet içinde bitmeyen tartışmalar algısını kullanarak CHP’yi içe kapatmaya ve ülkenin asıl sorunlarından uzaklaştırmaya çalışıyor. Bu strateji, muhalefetin geçim krizi ve dış politika riskleri gibi toplumun öncelikli gündemlerinde güçlü bir söylem geliştirmesini zorlaştırıyor. Son aylarda CHP’nin kendi kitlesini ve sokakları hareketlendirmesine rağmen bu baskı altında yıprandığı ve
CHP lideri Özgür Özel son yılların en sıcak yazında, Temmuz, Ağustos sıcağında insanları meydanlara çekebiliyorsa bunun tek nedeni yoktur. Daha açık konuşalım. Ağustos sıcağında kalabalıklar kişi Anadolu şehirlerinde, AK Partinin güçlü olduğu şehirlerde meydanları dolduruyorsa, bu sadece o insanların Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu yargılanmasına duyduğu tepki nedeniyle değildir. Bu tepki toplumdaki başka rahatsızlıkların, tepkilerin de dışavurumuna
Altan Öymen’in 19 Temmuz’da vefat haberi ardından çok meslektaşı, arkadaşı yazdı. Ben özellikle biraz bekledim. Altan Abi’nin bana anlattığı, belki aktardığı demeliyim bazı bilgilerin vefatına duyulan hüzün dolu anma yazıları arasında kalmasını istemedim belki. Bir yandan da o bilgilerin başka nerelerden su yüzüne çıkacağını merak ediyordum. Altan Abi için bugün yazmayı planlıyordum ki dün 26
Kıdemli gazeteci ve önceki CHP genel başkanlarından Altan Öymen tedavi görmekte olduğu Şişli Florence Nightingale Hastanesinde 93 yaşında öldü. Hastaneden yapılan açıklamada, Öymen’in 6 hafta önce akciğer kanseri tanısıyla başarılı bir operasyon geçirdiği ancak 15 gün önce akciğer enfeksiyonu sebebiyle hastaneye tekrar yattığı, üç gündür yoğun bakımda ve “çoklu organ yetmezliği” nedeniyle 19 Temmuz, saat
Ankara’da son iki günde üst üste gelen birkaç gelişme siyasi spekülasyon ve gerilime neden oldu. 16 Nisan akşamı doruğa ulaşan spekülasyon ve iddiaların merkezinde CHP’ye kayyım atanacağı iddiası vardı. Bu iddiayla birlikte halkın ayaklanma ihtimali üzerine Ankara’da güvenlik güçlerinin teyakkuza geçirildiğini “X” hesabından öne süren Rasim Ozan Kütahyalı aleyhine “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla









