Belki de gaf değildi MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bayramın ilk günü verdiği mesajda PKK’nın kurucu önderi Abdullah Öcalan’a “kurucu önder” demesi. MHP çizgisindeki Türkgün gazetesi ikinci gün Bahçeli’yi sansürledi, o sözlerin, çıkarıp “bölücü örgüt” sözünü öne çıkardı ama o kadar tv ve ajansın video kayıtları ortadaydı. Ben Bahçeli’nin sözlerini sıradan bir dil sürçmesi olmayabileceği kanısındayım.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 21 Mayıs’ta Macaristan dönüşü uçağa kabul ettiği gazetecilere konuşmuş. Tekrar seçilme veya aday olma derdi olmadığını, yeni Anayasayı CHP ile beraber yapmak istediğini söylemişti. CHP lideri Özgür Özel’in bugünkü (23 Mayıs) yanıtı şu olmuştu: “Bu kadar vicdansız, acımasız, hukuk tanımayan adamlarla neyini müzakere edeceğim? Önce bir normal, böyle bir müzakere edilebilir bir
“İlk üçlü, sonraki üçlüye iktidarı bırakmak istemiyor. O kadar kararlılar ki, gençlerden ikisini tutsak ettiler, diğerini de içeri atmanın yolunu bulmaya çalışıyorlar.” Birgün gazetesi yazarı Selçuk Candansayar, içinden geçmekte olduğumuz siyasal krizi farklı bir bakış açısıyla, “Altı erkek aktörün bireysel tarihi üzerinden” böyle okuyor. Candansayar’a göre, yaşları yetmişi aşmış ama politik gücü elinde tutan ilk
PKK’nın, MHP lideri Bahçeli’nin önerisi ve kurucusu Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine topladığı silah bırakma ve fesih kongresinin sonuçlarını her aç açıklaması bekleniyor. Bu süreçte silahların teslimi ve PKK’lıların statüsü gibi kritik başlıklar öne çıkıyor. Zorluklar ve soru işaretleri ortada. Bir sorun da toplumun büyük ölçüde habersiz oluşu. Ayrıntılarına şimdi gireceğimiz yeni bir araştırmaya göre, toplumun
“Onlar vurdu, biz büyüdük” şair Ece Ayhan’ın bir zamanlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından çok kullanılan ifadesiydi. Haklıydı. Yerleşik düzen baskı dozunu arttırdıkça Erdoğan büyümüştü. Birkaç badire sonra Erdoğan, seçmen gücüyle sadece siyasi iktidarın değil yerleşik düzenin, devlet aygıtının da sahibi oldu. Yine seçmen gücüyle yerleşik düzenin elinden çıkmasını istemiyor. Şimdi yerleşik düzen yine baskı dozunu
MHP lideri Devlet Bahçeli 14 Nisan’da herkesi ters köşeye düşüren bir çıkış daha yaptı. Bahçeli’nin turpun büyüğünü CHP’nin “kaos peşinde” olduğu yolunda paragraflar dolusu suçlamalar arasına yerleştirdiği görülüyordu. Bahçeli’nin çıkışı CHP lideri Özgür Özel’e vururken AK Partiye, müttefiki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Bir an önce bitmeli” ana fikrinde açık mektup niteliğindeydi. Bahçeli sol gösterip sağ vuruyordu.
AK Parti-MHP Cumhur ittifakının, PKK’yı silahsızlandırma planı tutmazsa ne yapacağı, yani B-planı az çok belli olmaya başladı: başarısızlığı CHP’ye yıkmak. Sanki İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları 19 Mart sabahı sansasyonel bir şekilde gözaltına alınmasaydı da CHP meydanlara inecekmiş gibi, bunu “Terörsüz Türkiye” hedefine “sabotaj girişimi” haline getirmek. Bu senaryoyu son birkaç gündür MHP’nin
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hapse atılarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısında aday olması önüne -sonuncu olmasa da- son engel de çıkarıldı ama bunu Erdoğan’ın zaferi saymak mümkün değil. “Bugün yok ettiğinizi sandığınız, yarın başa geçebilir.”Tarihçi İlber Ortaylı’nın Ekrem İmamoğlu Vakası üzerine sözleri aslında her şeyi özetliyor. İmamoğlu’nun AK Parti döneminde yargı operasyonları ve baskı uygulamalarının