Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 23 Kasım’da kur krizinin fırtına gibi estiği saatlerde AK Parti teşkilatına hitap etti. Erdoğan konuştukça Türk lirası ABD doları, Avro, İngiliz Sterlini ve altın karşısında daha da değer kaybediyordu. Bu satırı yazdığım dakikada 1 dolar 13 lira ediyordu. Erdoğan bu konuşmasının sonunda partililerine halkın içine çıkıp kapı kapı dolaşarak 2023 seçimleri için
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Çekil, seçime gidelim” çağrısı yaptı. Çağrı, iki liderin “gündemdeki aciliyet üzerine” yaptığı olağanüstü toplantı ardından yapıldı. Görüşmenin ardından basın açıklaması yapan Kılıçdaroğlu Erdoğan’a seslendi, “ülkeyi yönetemiyorsunuz, daha fazla savurmayın, bir an önce seçime gidin, yeni bir hükümet gelsin doğru dürüst bu
İster 2023 ister daha önce olsun, gelecek seçimde Türkiye’yi yönetecek kişi hangi niteliklere sahip olmalı?Birazdan size bazı sorular yöneltmek istiyorum ama önce asli siyasi aktörlerin mevcut konumlarını -söz veriyorum, uzatmadan- özetleyelim.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “nasıl olmalı” sorusuna yanıtı, kendisi gibi bir olmalı; zaten bu yüzden koltuğunu korumak istiyor. Hedefleri var. Cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yıldönümü olan 2023
Zam yağmuru sonunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hükümetinin ekonomi dünyasındaki en büyük destekçisi sayılan TOBB başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu bile isyan ettirdi. Sanayide kullanılan doğalgaza 1 kasımda %48,8 zam yapılmasının “üretim maliyetlerini ve enflasyonu artıracağını” söyledi. Bu kadarını söylemesi dahi zor olmuştur ve muhtemelen Erdoğan’ı kızdırmıştır ama Odalar Birliği tabanında yükselen basıncı gösteriyor. Nitekim bu konularda daha
Adaylık tartışmasında bu perdeyi ilk açan kişi gazeteci arkadaşımız Emin Çapa oldu. İş dünyasından -ismini vermediği- tanınmış bir isim CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile daha sonra da İYİ Parti lideri Meral Akşener ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ile görüşmüştü. Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı olmak üzere yeşil ışık görmüştü. Hayır yanıtı almadığı anlaşılıyordu.İstanbul iş ve
Milletçe anket bağımlısı olduk. Hangi anket şirketinin hangi partiyi ne kadar tahmin ettiği, kararsızların kaç çıktığı, hangi kararsızların kime oy vereceğini tartışırken zaman akıp geçiyor. Tüm bu tartışmalara bir katkı da benden olsun.DW Türkçe online kanalında yaptığım Nevşin Mengü Soruyor isimli programda ORC Araştırma’nın Başkanı Mehmet Pösteki ile konuştum. Röportajın iki özelliği var. Birincisi ORC
Değişim vaadini iktidar da muhalefet de dilinden düşürmüyor bu aralar.İktidardaki AK Parti ve destekçisi MHP için değişim, iktidarı korumak için seçim yasasında, Anayasa’da değişiklikler yapmak anlamına geliyor.Muhalefet için değişim sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk seçimlerde iktidardan uzaklaştırılması değil, Türkiye’yi giderek tek-adam rejimine götüren, demokrasinin kalitesini daha da düşüren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin de değişmesi demek.İktidarın güç kaybetmesindeki
TBMM yeni yasama dönemine başlarken siyasi görünümü iki adım geriye çekilip şöyle özetlemek mümkün: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener son birkaç haftadır yaptıkları çıkışlarla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oyun planını sarsıyor. Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin özellikle Kürt meselesindeki katı tutumu Erdoğan’ın işini hiç de kolaylaştırmazken, HDP’nin “tutum belgesiyle”
Ankara’da siyaset kulisinde konuşulan yeni senaryo AK Parti ve MHP’nin önümüzdeki TBMM seçimlerine ayrı ayrı girmesi üzerine kurulu. Buna göre, Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP kendi adayını çıkarmayarak yine AK Parti adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı destekleyecek. YetkinReport’a bilgi veren siyasi kaynaklar Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin seçim barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürmek konusunda anlaştıkları beyanlarının