Döviz kuru aldı başını gidiyor. 7 Haziran akşamı bir dolar 23,22 düzeyine fırlamıştı. Seçimden önceki son işgünü 20 liranın milim altında kapatmıştı oysa: 19,97 idi bankalararası döviz piyasasında belirlenen gösterge kur. Sekiz günde yüzde 16,3 oranında değer kaybetti Türk lirası. Ne oluyor? Ne olduğuna geleceğim ama önce uzunca bir girizgâh yapmalıyım. 2 Haziran günü yayınlanan
Uzun bir süredir uygulanmakta olan ekonomik programın sürdürülebilir olmadığı ortada. Bu savın bariz kanıtlarından biri, seçim öncesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB’nin) döviz rezervlerinin erimesi pahasına tam saha baskıyla kontrol edilmeye çalışılan döviz kurunun, seçimden sonra naçar dik bir yokuşu çıkmaya başlaması. Olanaklar izin verdiğince bu yokuş yukarıya tırmanışın kontrollü olmasına çalışılıyor; ancak olanaklar da
Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasının en önemli mitinglerinden birini 6 Mayıs’ta ortaklarıyla birlikte İstanbul, Maltepe’de yaptı. Aslında Kılıçdaroğlu da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi 7 Mayıs’ta yapmak istiyordu İstanbul mitingini, ama Kılıçdaroğlu bir gün öne çekti. Erdoğan da 7 Mayıs’ta Atatürk Havalimanından çevirdiği Millet Bahçesinde benzeri bir gövde gösterisiyle Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi. Tahmin edildiği gibi İstanbul
Dün akşam önemli bir bankanın üst yöneticisi aradı. Sohbete doğrudan “Çevreniz geniştir. Döviz bürosu işleten tanıdığınız var mı?” sorusuyla girdi. Yoktu ama soruyu garipsedim. Uluslararası deneyimi de olan bu etkili bankacı neden benden tanıdık döviz bürosu sorardı? “Kendim için” dedi; “Artık bankacı olmanın anlamı kalmadı, hiç değilse döviz bürosunda işe gireyim dedim”. Şaka yapıyordu ama
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bilge Yılmaz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi halinde mevcut bürokraside yer alıp yeni hükümette de çalışmak isteyecekleri isimleri belirlediklerini söyledi. Yılmaz, buna karşın özellikle Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunda çalışan bazı bürokratların yargılanma korkusuyla “yurt dışına kaçacağını düşünüyorum” dedi. 25 Nisan’da Ankara’da bir grup gazeteciyle sohbetinde
2023’te ekonomimiz nasıl şekillenebilir? Zor bir soru. Çünkü hem ekonomideki koşullar açısından olağanın dışında bir dönemdeyiz hem de oldukça önemli bir seçime çok az kaldı. Bu soruya 2023’ü ikiye ayırarak yanıtlamaya çalışmakta yarar var: Seçim öncesi ve seçim sonrası. Önce seçim sonrası. Seçim sonrasında ekonomide neler yaşanabileceği “makule dönülecek mi?” sorusuyla yakından ilgili. Makulden ne
Yaklaşık dört aydır döviz kuru oldukça sakin hareket ediyor. (Grafik 1) Sakinliğin nedenleri ve nereye kadar süreceğini sorgulamak akla geliyor. Sakinlik elbette göreli bir kavram. Ağustos başından bu yana yarısı dolar yarısı avrodan oluşan döviz sepeti lira karşısında (sepet kur) yüzde 4,6 yükseldi. Az değil ‘normal’ bir ülke için. Dolayısıyla, Türkiye koşulları için kullanıyorum sakinliği.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, (TCMB) bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 150 baz puan daha indirerek tek haneye çekti, böylece Para Politikası Kurulu, son dört ayda politika faiz oranında ard arda 5 puan indirime gitmiş oldu. TCMB Para Politikası Kurulu, 24 Kasım’daki toplantısının ardından bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) 150
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 20 Ekim günü yaptığı toplantıda politika faizini 1,5 puan indirerek yüzde 10,5’a düşürdü. Bununla da kalmadı, gelecek toplantıda benzer bir faiz indirimine gidip sonra duracağını da açıkladı. PPK duyurusunun ilgili kısmı şöyle: “…Kurul, politika faizinin 150 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, takip eden toplantıda da benzer bir
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 8 Ekim’de Balıkesir’de “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecektir” dedi. Alkışladılar. Beş yıl kadar önceydi. 19 Haziran 2018 tarihinde, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken Adana’da şunları söylemişti: “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ha ondan sonra bu faizle, şunla,