DEM Partili Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın 30 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüştükten sonra İmralı Cezaevine PKK kurucu lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeye gideceği 3 Kasım günü, kıdemli Kürt siyasetçi Ahmet Türk’ün, iktidara yakın Sabah gazetesinde bir mülakatı yayınlandı. Türk, Tuba Kalçık’la mülakatında bu “çözüm sürecinin” öncekilerden farklı olduğunu, sonuca ulaşabileceğini söylerken “Bugüne kadar Mustafa
PKK’nın 11 Temmuz’da silah bırakma yönünde yaptığı açıklama ve ardından 26 Ekim’de Türkiye’den çekilmeye başladığını ilan etmesi, “Terörsüz Türkiye” sürecinde sembolik olarak çok önemli iki dönüm noktasıydı. Bu çekilme kararı sonrası yapılan ilk Terörsüz Türkiye Komisyonu toplantısının ardından, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş “Nihai rapor safhasındayız” açıklamasıyla sürecin olgunlaştığı mesajını verdi. Yalnızca İç Politika değil Bunun
İktidardaki AK Parti, Meclis’te kendisinden sonra ikinci ve üçüncü büyük gruba sahip muhalefet partileri CHP ve DEM’i, siyasetleri açısından değerli birer kişiyi hapisten çıkarma gündemine sıkıştırıp kendi gündemine odaklanma çabasında. İç siyasette olan biteni bir cümlede özetlemeye kalkarsanız işin özeti budur. Bir cümlede ifade edilemeyecek konu yoktur. Zordur ama beyninizi bir cümlede ifade etmeye zorladığınızda
Cumhurbaşkanı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un TBMM heyetinin İmralı’ya giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesinin “müzakere” ya da “devletin teröristin ayağına gitmek” sayılmayacağını yazdığı 6 Ekim günü yıllardır cezaevinde tutulan HDP’nin önceki el genel başkanlarından Figen Yüksekdağ’ın Bianet’te mülakatı yayınlandı. Gazeteci Evrim Kepenek’in sorularını mektupla, Kandıra Cezaevinden yanıtlayan Yüksekdağ, CHP operasyonları Terörsüz Türkiye sürecini olumsuz
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın içeride ve dışarıda yaptığı görüşmelere ait en resmi duruşlu fotoğraflar yayınlanır Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde. Ayakta, yan yana el sıkışmalar, saf tutan pozlar, protokole uygun oturma düzeninde, genellikle ifadesiz çehrelerle verilen “devlet ciddiyeti” mesajı. 1 Ekim akşamı TBMM açılış daveti ve sonrasında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un “çay sohbetinden” yayınlanan fotoğraflarla bu eğilimin dışına
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Terörsüz Türkiye” süreci yoluna girerse, Erdoğan’ın yeniden başkan seçilmesi için gerekeni yapabilecekleri mesajını 6 Temmuz’da İmralı’ya giden DEM Parti heyetine ilettiğini 6 Eylül’de Nefes gazetesinde Aytunç Erkin yazdı. Bu, Selahattin Demirtaş’ın 2015’te, PKK ile hükümet arasında HDP ve MİT’in aracılığıyla yürüyen diyalogu bitiren önemli gelişmelerden “Seni başkan yaptırmayacağız”
İktidarın “Terörsüz Türkiye” süreci için kurulan Meclis Komisyonu 28 Ağustos’ta önceki TBMM başkanlarını dinledi. Tam Cemil Çiçek konuşuyorken Meclis’in üzerinden savaş uçakları alçaktan uçmaya başladı. Önce herkes “Ne oluyor?” diye birbirine baktı. Burası Türkiye. Sonra 30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri için Türk Yıldızlarının prova uçuşları olduğu anlaşıldı. Aynı sıralarda DEM Parti TBMM Başkan Vekili Pervin
PKK 47 yıllık sürdürdüğü, Türkiye’ye on binlerce insanın canına, trilyon düzeyinde ekonomik zarara ve hesap edilemeyecek siyasi güç kaybına yol açan silahlı mücadelesini bitirmesinin simgesi olarak 11 Temmuz’da Irak’ın Süleymaniye şehri yakınlarında düzenlenecek törenle silah bırakmaya başlıyor. Bu gelişme, yakın dönem Türkiye tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Silah bırakma törenine beş kala, 9 Temmuz’da
Doğru adını kim koyacak diye bir süredir dikkatle izliyordum. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan koydu. Bakırhan’ın 8 Nisan günü DEM Meclis Grubuna hitabındaki şu cümle, iktidara sıradan bir öneri gibi görünse de sürecin gerçek adını bütün çıplaklığıyla içinde barındırıyordu: “Silahsızlandırma süreci özel bir yasayı gerekli kılmaktadır.” Silahsızlandırma… Daha da açık söylersek PKK’yı silahsızlandırma









