Rusya, Ukrayna-NATO kriziyle, ABD İsrail-Lübnan ateşkes anlaşması ve Şükran Günü ile meşgulken fırsatı değerlendiren Heyet Tahir el Şam örgütü liderliğindeki radikal İslamcı silahlı gruplar kısa süre içinde Halep ve İdlip’i tamamen ele geçirdi, başkent Şam yolunda Hama’ya girdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, HTŞ saldırısının 28 Kasım’da başlaması ardından -iç ve dış kamuoyundaki algının aksine- Ankara’nın
Suriye’de yıllardır devam eden iç savaş, Halep ve Hama’da muhalif grupların ilerleyişi ve Şam’da darbe girişimi iddialarıyla yeni bir boyut kazandı. Beşşar Esad rejimi hem muhalif saldırılar hem de iç çatışmalarla sarsılırken, bu gelişmelerin Türkiye ve bölge üzerindeki etkileri giderek daha belirgin hale geliyor. Muhaliflerin kazanımları, rejimin zayıflayan kontrolünü gözler önüne sererken, Türkiye’nin bu krizden
Suriye’de muhalifler baskın harekatla birkaç gün içinde inanılması güç ilerleme kaydettiler. Al Majalla gazetesinde 26 Kasım 2024 tarihinde yayınlanan makalemde, Beşar Esad’ın, iç savaşta, Rusya ve İran’ın desteğiyle muhalefete karşı üstünlük sağladığını ve iktidarı elinde tutmayı başardığını, ancak babası Hafız’ın 1980’lerde Suriye’deki Müslüman Kardeşler ayaklanmasına karşı kazandığı mutlak zafere ulaşamadığını, zira ülkenin yüzde 30-35’lik bölümünde
Suriye’de radikal İslâmcı Heyet Tahrir üş-Şam (HTS) örgütü öncülüğündeki silahlı muhalif güçlerin iki gün içinde ülkenin ikinci büyük şehri Halep’i ele geçirdikten sonra güneye, Şam’a doğru yönelip Hama şehrine de girmeleriyle birlikte Ankara’da hararet yükseldi. HTŞ güçlerinin Şam’la arasında sadece Humus şehri kalırken, Şam’da Beşar Esad’a karşı darbe girişimi iddiaları var. Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 23 Kasım’daki basın toplantısında Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacak ikinci ABD Başkanlığı dönemine dair, önümüzdeki dönem Türk dış politikasındaki muhtemel konumlanışları da belli eden bir analiz yaptı. Bu Trump analizini Ankara’nın çantasındaki üç hassas dış politika ve güvenlik kırılmasını saptayarak mercek altına almakta yarar var. Fidan, Trump’ın “Bu kadar İsrail
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 10 Kasım’da yaptığı iki konuşmayla Türkiye’nin “önümüzdeki dönemde” başlatacağı önemli bir siyasi-askeri operasyonun haberini verdi. Bu konuşmalardan biri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86’ıncı yılı dolayısıyla yaptığı konuşmaydı. Diğeri de diğeri de kendi döneminde Beştepe’ye taşıyana dek bütün cumhurbaşkanlarının makamı olan Çankaya Köşkünde başkanlık ettiği Kabine Toplantısı ardından yaptığı konuşma.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti 2001’de kurulduğunda George W. Bush Beyaz Saray’a yerleşeli 8 ay olmuştu. AK Parti’nin iktidara geldiği Kasım 2002 seçimlerinde Bush’un Neo-Con yönetimi Bülent Ecevit başbakanlığındaki DSH-MHP-ANAP koalisyonunu Irak’a askeri müdahale konusunda çoktan bunaltmaya başlamıştı. Bush yönetimi Erdoğan’dan umutluydu. Erdoğan gerçekten de
Önce olanları bir başka lisanla anlatalım: Dün, 23 Ekim günü, DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’a, İmralı Cezaevinde 43 aydır kimseyle görüştürülmeyen PKK lideri amcası Abdullah Öcalan’la görüşmesi için Adalet Bakanlığının izin verdiği, onun da “Teorik ve pratik güce sahibim” dediği gün, Türkiye’nin en büyük hava aracı üretim üssü olan TUSAŞ terör saldırısının hedefi oldu.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de TBMM Grubuna hitabında Abdullah Öcalan’ın tahliye edilip Meclis’e gelerek DEM Parti Grubunda PKK’nın bittiğini açıklamasını istemesi siyaseti sarstı. Nasıl sarsmasın? Bahçeli, 1999’da Öcalan’a verilen idam cezasının durdurulmasında Başbakan Yardımcısı olarak sorumluluğuna rağmen, daha sonra AK Parti’ye muhalefet ettiği dönemlerde -o zaman Başbakan- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mitinglerde “Asacaksan ipi benden”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile 19 Ekim’de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi. Görüşmenin ardından yapılan basın açıklamasında konuşan Erdoğan, Almanya’da suç işleyen Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye iade edileceği iddiaları ile ilgili soruya “Suriyeden ve Lübnan’dan gelen mültecilere her zaman kapılarımız açık olmuştur, şu anda da açıktır,” sözleriyle cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan