İktidardaki isimlerin İyi Parti lideri Meral Akşener’i hedef alırken ısrarla dişil kalıplardan güç bulmaya çalışmaları dikkatlerden kaçacak gibi değil. Fosforlu Cevriye’den Gelin Hanım’a, kadını saldırıya açık ve kırılgan rollerle anma pratiğinin ardında yatan duygu ve motivasyonları tahmin edebiliriz. Fakat rakiplerinin Akşener’in kadın kimliğine yaptığı bu vurgu aslında ironik de. Çünkü altı çizilen dişil kimliği, aslında,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan artık her Cuma bir başka cami açılışını seçim “müjdesine” çeviriyor. Son örneği 4 Haziran’da Zonguldak’ta Uzun Mehmet Camiinin açılışında gördük. Aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı, muhalefetin “seçime gidelim” çağrılarına kulak tıkasın, hem de her Cuma bir cami konuşmasını seçim konuşmalarına çevirsin, kendisine muhalefeti sanki cami, bayrak düşmanlığı gibi göstersin,
İsrail siyasetini yakından takip edenler için 2 Haziran gecesi saatler geçmek bilmedi. 5 Mayıs’ta hükümet kurma görevini üstlenen Yesh Atid (Gelecek Var) partisi lideri Yair Lapid, kendisine tanınan sürenin dolmasına saatler kala Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin’e koalisyon ortaklarının anlaştıklarını iletti. İsrail’in yeni hükümeti, aralarında İsrailli Arapları temsil eden Ra’am Partisi’nin (Birleşik Arap Listesi) de bulunduğu, sağ
Boğaziçi Üniversitesi’ne (BÜ) 2021 yılının başında yapılan rektör ataması şekil bakımından bir ilk değil. 1971 yılında Robert Kolej Yüksek Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüştürüldüğü günlerde Millî Eğitim Bakanlığı üniversitenin önde gelen hocalarından rahmetli Prof. Dr. Aptullah Kuran’ı kurucu rektör olarak atamıştı. Aptullah Bey, Robert Kolej Yüksek’te Müdür Yardımcılığı yapmış, camianın çok iyi tanıdığı bir hocamızdı. Yukarıdan yapılan
ABD Başkanı Joe Biden’ın 10-16 Haziran’daki Avrupa turunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan başka iki ülke lideriyle daha ikili görüşmesi olduğu açıklandı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, bunlar İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. Ve bir de NATO zirvesiyle ABD-Avrupa Birliği zirvesi var; onlar ikili değil, kurumsal, malum. Yani Biden’ın seçilmesi ardından denizaşırı
Böyle tedbir alınacaksa artık alınmasın. Çünkü alınan tedbirlerin virüsle mücadeleye bir katkısı yok. Artık sayısını hatırlamadığımız “normalleşme”lerden birine daha başladık. Aslında tesadüf olmayan bir tesadüfle, ilk normalleşme tam bir yıl önce yine 1 Haziran’da başlamıştı. Turizm sezonu açılışına denk gelecek şekilde. Geçen 1 Haziran normalleşmenin bedelini çok ağır bir şekilde Temmuz sonunda Ankara, Konya, Karaman,
“Oldu mu şimdi?” diye çıkıştı İYİ Parti lideri Meral Akşener, ön sırada oturan CHP’li Ankara, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’e bakarak. “Sinirlendireceksiniz birilerini. Siz tutun 750 dönüm kupon araziyi imara açmak, binalar dikmek yerine” dedi az önce yeni belediye yatırımlarının sunulduğu ekranı işaret ederek, “Park yapın, orman yapın, halka açın. Sizin bu yaptıklarınızı görmemek için
Erdoğan-Biden görüşmesine doğru Türk-Amerikan ilişkilerinin son durumu, bana, William Shakespeare’in “Hamlet”e, oyunun üçüncü perdesinde söylettiği “Olmak ya da olmamak – işte mesele bu” tiradını hatırlatıyor.İnsanın ölüme dair tereddütlerini özetleyen bu tiradın, iki hafta sonra Amerika ile yaşayacağımız yüzleşmeyi yönetmenin güçlüğünü çok iyi tarif ettiğini düşünüyorum. Aslında, bu güçlük her iki taraf için de geçerli. Ancak,
İşe bir açıdan baktığınızda şu yoruma varmak mümkün: CHP ve İYİ başta olmak üzere muhalefet sıkıntı içindeki esnafa, üreticiye, işçiye, işsize hitap ettikçe Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti’nin dayandığı oy tabanının, özellikle de esnaf tabanının erimekte olduğunu gördü. Esnafın tek sorununun yetersiz pandemi destekleri, ekonomik durgunluk, alım gücünün düşmesi değil de faiz olduğunu düşündüğü için
Cumhurbaşkanından dün gece gelen açıklamalar bir kez daha Merkez Bankası’nı faiz indirimine davet ediyor. Ancak zamansız gelen faiz indirimleri ne piyasa faizini düşürme konusunda ne de büyümeyi destekleme konusunda etkili oluyor. Keza birinci çeyrek büyümesini incelediğimizde de büyümenin o dönemde gelen merkez bankasının faiz artırımları ile birebir ilintili olduğunu, ekonominin literatürde “expansionary contraction” diye bilinen