Gazeteci-Yazar
Bu yazıya başlık yazarken doğrusu zorlandım. Yazının başlığı “Erdoğan geri adım attı, Sezen Aksu kazandı” olabilirdi örneğin. Ya da “Öcalan ile ikinci İmralı süreci başladı mı?” gibi bir başlık da uygun olabilirdi 26 Ocak gecesi NTV-Star ortak yayınında Erdoğan’ın söylediklerine. Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ihale yolsuzluğuyla suçlaması daha önemli geldi. Hem
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç ekonomiyi toparlamak için kendi reçetesini açıkladı. “2000’li yılların ilk 10 senesinde yapıldığı gibi ciddi reformlar uygulayarak ülke riskini azaltmak.” Yani diyor ki, ekonomiyi toparlamanın yolu yapısal, köklü reformlardan geçer.Koç’un bu sözleri hükümetin doğal gaz sıkıntısı nedeniyle sanayi üretimine üç gün ara verdiği günlerde yayınlandı. Hükümet, krizi konutlara yansıtmamaya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ve AFAD Başkanı Yunus Sezer’i Ankara’dan taşıyan uçak 25 Ocak’ta trafiğe kapalı tutulan İstanbul Atatürk Havalimanına indi. Çünkü yapımı üç buçuk yıl önce tamamlanıp hizmete açılan İstanbul Havalimanı pisti zamanında ve ekili biçimde temizlenmediği için uçuşlara kapalıydı. Havaalanının işletmesinden AK Parti döneminin gözde
“Muhalefet olarak her şeye hazırlıklı olmalıyız” diyordu telefonda Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu. “Şimdi her ikisi de seçim zamanında diyor ama Bahçeli bir sabah kalkıp erken seçim derse, muhalefet her bakımdan hazırlıklı olmalı. Zamanında yapılsa da öyle. Diğer liderlere de bunu söyledim.”Davutoğlu’nun “Diğer liderlere de söyledim” dediği, 20 Ocak’ta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ
Hepsini son birkaç gün içinde yaşadığımız Sezen Aksu, Sedef Kabaş, Gülşen (Bayraktar) gibi örnekler, artık bu tür saldırı ve itibarsızlaştırma kampanyalarının sadece hükümetin gündemi ekonominin kötü görünümünden saptırma çabasının ötesine geçtiğini gösteriyor.Gündemi saldırgan psikolojik harekât ve propaganda yöntemleriyle saptırma çabası var elbette, ama bu saldırılar artık can güvenliği, ifade özgürlüğünün baskılanmasından kadın düşmanlığına dek pek
YetkinReport okurları hatırlayacaktır. 7 Kasım 2020’de ekonomi-politik çağrışımları olan “Ara sıra kuzuyu değiştirtiyoruz” fıkrasını anlatmıştım; hatırlamak isteyenler bu bağlantıya tıklayabilir. Bu defa “Bu pisliği niye yedik” fıkrası geliyor; tabii fıkra bu, kimse üstüne alınmak zorunda değil.Ama önce kuzu fıkrasını neden altattığımı hatırlatayım. O fıkradan bir gün önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha 16 ay önce atadığı
Ankara’daki Avrupa Birliği (AB) ülkeleri büyükelçileriyle 19 Ocak’taki yemekli toplantıda onların sorularına yanıt verdikten sonra CHP lideri “bir soru da ben sorabilir miyim?” demiş. Tabii demişler. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 13 Ocak’ta AB büyükelçilerine verdiği yemeği hatırlatarak “Erdoğan ile de konuştunuz? Ona ne sordunuz ne yanıt aldınız?” diye sormuş.Masada kahkahayla gülenler olmuş. Çünkü Erdoğan’a soru soramadık
Siz bakmayın geçim sıkıntısı dendikçe “Ver bir Sezen Aksu”, dolar kuru dendikçe “Yap bir dişçi kumpası”, belediyeler çalıştırılmıyor dendiğinde “Ama Kazakistan’da darbe” diye gündem saptırma taktiklerine. Gelin Ankara’da merak konusu şu beş soru ve alt başlıklarına bakalım. Birinci soru: faiz indirilecek mi? 20 Ocak’ta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizi yüzde 14’ün altına
İktidar derken sadece 2002’den bu yana tek başına hükümet kuran AK Parti’yi kast etmiyorum elbette. Anayasa değişikliği için 2017 halkoylamasından itibaren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iktidarını fiilen MHP lideri Devlet Bahçeli’ye borçlu olduğu gibi bir gerçek var. Anayasa Mahkemesinden çıkması gün meselesi olan HDP’nin kapatılması davası da MHP’nin zorlamasıyla gündemde.Bunu söylerken AK Parti yönetimi ve Erdoğan’ın
Güvenilir kaynaklara göre, AK Parti ve MHP’nin Cumhur İttifakının cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Anayasa değişikliğine gitme planları fiilen rafa kaldırılıyor. Gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gerekse MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeminde olan seçim yasası değişikliği ise TBMM’ye getirilmesi geciktikçe sallantıya giriyor.Bunun nedeni, seçim yasası değişikliğinin, eğer bir sonraki seçimde uygulanması isteniyorsa en geç 17 Haziran 2022’ye dek









