Gazeteci-Yazar
YetkinReport okurları hatırlayacaktır. 7 Kasım 2020’de ekonomi-politik çağrışımları olan “Ara sıra kuzuyu değiştirtiyoruz” fıkrasını anlatmıştım; hatırlamak isteyenler bu bağlantıya tıklayabilir. Bu defa “Bu pisliği niye yedik” fıkrası geliyor; tabii fıkra bu, kimse üstüne alınmak zorunda değil.Ama önce kuzu fıkrasını neden altattığımı hatırlatayım. O fıkradan bir gün önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha 16 ay önce atadığı
Ankara’daki Avrupa Birliği (AB) ülkeleri büyükelçileriyle 19 Ocak’taki yemekli toplantıda onların sorularına yanıt verdikten sonra CHP lideri “bir soru da ben sorabilir miyim?” demiş. Tabii demişler. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 13 Ocak’ta AB büyükelçilerine verdiği yemeği hatırlatarak “Erdoğan ile de konuştunuz? Ona ne sordunuz ne yanıt aldınız?” diye sormuş.Masada kahkahayla gülenler olmuş. Çünkü Erdoğan’a soru soramadık
Siz bakmayın geçim sıkıntısı dendikçe “Ver bir Sezen Aksu”, dolar kuru dendikçe “Yap bir dişçi kumpası”, belediyeler çalıştırılmıyor dendiğinde “Ama Kazakistan’da darbe” diye gündem saptırma taktiklerine. Gelin Ankara’da merak konusu şu beş soru ve alt başlıklarına bakalım. Birinci soru: faiz indirilecek mi? 20 Ocak’ta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizi yüzde 14’ün altına
İktidar derken sadece 2002’den bu yana tek başına hükümet kuran AK Parti’yi kast etmiyorum elbette. Anayasa değişikliği için 2017 halkoylamasından itibaren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iktidarını fiilen MHP lideri Devlet Bahçeli’ye borçlu olduğu gibi bir gerçek var. Anayasa Mahkemesinden çıkması gün meselesi olan HDP’nin kapatılması davası da MHP’nin zorlamasıyla gündemde.Bunu söylerken AK Parti yönetimi ve Erdoğan’ın
Güvenilir kaynaklara göre, AK Parti ve MHP’nin Cumhur İttifakının cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Anayasa değişikliğine gitme planları fiilen rafa kaldırılıyor. Gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gerekse MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeminde olan seçim yasası değişikliği ise TBMM’ye getirilmesi geciktikçe sallantıya giriyor.Bunun nedeni, seçim yasası değişikliğinin, eğer bir sonraki seçimde uygulanması isteniyorsa en geç 17 Haziran 2022’ye dek
Sanki Kazakistan’da serbest seçimle hükümet değişikliği mümkünmüş gibi bütün bölge liderleri “darbe savuşturuldu” demeçleri patlatmaya başladı birbiri ardına. Oysa Kazakistan’da 2 Ocak’ta başlayıp 5-6 Ocak’ta zirveye ulaşan olayları planlı bir ayaklanma dahi saymak mümkün görünmüyor. Belli bir liderliğin bulunmadığı, biriken bardağın otogaz fiyatlarına zam ile gelen son damlayla taştığı bir öfke patlaması. Öfkenin asıl nedeni,
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abu Dabi Kalkınma Holdinginin (ADQ) Başkanı Muhammed Hasan el Suwaidi, İngiliz Financial Times gazetesine açıklamalarda bulunmuş. Zayıflayan Türk lirası ve yüksek enflasyonun ekonomik kriz ihtimalini doğurduğunu ancak kendileri için büyük alım fırsatı ortaya çıkardığını söylemiş. Türkiye’de finans, lojistik ve gıda alanında yatırımlarla ilgileniyorlarmış. Türkiye Varlık Fonu’yla -kendi portföyündeki bazı şirketler dahil-
İş dünyasından bir dostum dün ortak yazışma grubumuzla ilginç bir analiz paylaştı. KONDA araştırma şirketi elindeki verileri derleyip Türkiye’de toplumun son on yılda hangi alanlarda nasıl değiştiğinin, hangi alanlardaysa pek değişmediğinin adeta röntgen filmini çekmiş özel aboneleriyle paylaşmıştı. Dostuma güvensizlikten değil ama etrafta çok sahte bilgi dolaşması nedeniyle KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ı arayıp sordum.
Son seçim anketleri AK Parti ve MHP’de erimenin devam ettiğini gösterirken sadece ekonomide değil yargıda da alam zilleri birbiri ardına çalmaya başladı.Ekonomiden önce yargıda çalan son alam zilinden söz edeceğim. Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan 10 Ocak’ta yaptığı bir konuşmada şunları söyledi:• “Mahkememize 2021’de 66 bin 121 başvuru yapıldı. Ve bu başvuruların yüzde 73’ünden









