Gazeteci-Yazar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD ya da Türkiye sınırları içinde ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmemesinin artık haber değeri kalmadı. Ama BM Genel Kurul temasları için gittiği Nev York seyahatine davet ettiği gazetecilere söyledikleri arasında benim en çok dikkatimi çeken şu cümleleri oldu: “Gerek liderler gerekse başbakanların Putin’e karşı olumsuz tavırları var. Tabii biz aynı tavrı
Nikol Paşinyan’ın siyasi acemiliği ve fırsatçılığı Ermenistan’a pahalıya mal olmaya, İlham Aliyev’in dinamik ittifaklar politikası ve deneyimiyse Azerbaycan’a kazandırmaya devam ediyor. Tabii Ermenistan yönetiminin başta ABD ve Fransa gibi destekçileri konum kaybederken İran kaybetmese de durduğu yerde patinaj yapıyor. Azerbaycan’la beraber Rusya, Türkiye ve İsrail de konum güçlendiriyor bu arada. Bu Aliyev-Paşinyan, ya da Bakü-Erivan
Sorunun uzun şekli şöyle: Seçimden yenilgiyle çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti yönetimini yenileyecek Olağanüstü Kurultay toplamakta bu kadar gecikirken seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan neden hemen 7 Ekim’de Olağanüstü Genel Kurul ilan etti? Siyaset kulisinde iki yanıt konuşuluyor. Biri spekülatif: iktidarını tazelemişken AK Parti içinde sorun potansiyeli ya da artık yararsız gördüğü isimleri
Neden mi bugünlerde çorap söküğü gibi büyüyen çete operasyonlarıyla derin devlet arasında bağ kuruyorum? Anlatayım. Karadeniz Ereğli’de büyüdüm. Sahil Güvenlik operasyonları şehirde anında duyulurdu. Bulgaristan’dan gelen sigara kaçakçılarının yakalanacağını anlayınca binlerce sigara kutusunu Akçakoca açıklarında denize döküp kaçtığı fısıltısı yayılır, küçük balıkçı tekneleri kaçak sigara avına çıkardı. Ama herkes kaçakçıların, çok büyük parti sigara (ve
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için Nev York’a yola çıkarken Türkiye’nin Avrupa Birliğiyle yolları ayırma ihtimalinden söz etmesine AB saflarından “Gitme kal, istediğini verelim” diyen olmadı şimdiye kadar. BM çalışmaları sırasında yapılacak ikili görüşmelerde AB liderlerinin Erdoğan’a “Türkiye’siz olmaz” mesajı vereceği beklentisi var belki de Cumhurbaşkanımız ve yakın çevresinde. Erdoğan’ın ikili görüşme programında
Gelinen aşamada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye-AB ilişkilerine, daha doğrusu Avrupa Birliğine (AB) bakışının adını artık daha açık koyabiliriz: onların demokrasi ve özgürlükler anlayışını istemiyor, ticaret ve yatırım imkânlarını istiyor. Ha bir de temel olarak Anadolu kaplanlarını memnun etmek için vize kolaylıklarını. Bunu daha nazik ifadelerle bir düre önce yıllarını Türkiye-AB ilişkilerine vermiş, halen Global İlişkiler
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek önce Almanya, ardından ABD’de iri kıyım bankerlere Orta Vadeli Ekonomik Programı (OVP) anlatıp yatırım çekmeye çalışacak. Şimdi bununla Sezgin Tanrıkulu arasında ne alaka bulunduğunu soranlarınız olabilir ama alaka olduğunu birkaç satır sonra siz de görebilirsiniz. Şimşek OVP ile söz verilen ekonomik reform adımlarının öncekiler gibi unutulmayıp kalıcı olacağını, Türkiye’ye
Biz G20’de tahıl anlaşması nedeniyle Türkiye’nin -azımsanmayacak- gayretine teşekkür edilmesi ve sonuç bildirgesinde kutsal kitaplara saldırının kınanması nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başarılarını konuşsak da dünya, bugünlerde, G20 Zirvesine damga vuran dev bir projeyi konuşuyor: Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru. Bu çerçeveden bakınca Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Sisi ile Katar, BAE ve Suudi Arabistan gibi Körfez