(E) Büyükelçi
Bugünlerde Hükümet adına açıklama yapanlardan artık kanıksadığımız bir ifadeyi, bıktırırcasına sürekli duyuyoruz: “360 derecelik bakışla, dostluk üzerine kurulu bir dış politika izliyoruz”. Kastedilen herhalde dış politika kurgulanırken, enine boyuna düşünülerek, her yönüyle değerlendirme yapılıp karar alındığı olmalı. Oysa, uygulamaya bakılınca bunun algı yaratmaya yönelik bir manipülasyondan ibaret olduğu görülüyor. Geniş ölçekli bir değerlendirme, sahte algının
Türk dış politikasının içinde bulunduğu savrulmanın ciddi boyutlara ulaşmakta olduğu görülüyor. Son örnek, Suriye cephesinde yaşanan çaresizlik görüntüsü. Gerçeklikle ilişkisi çoktandır kopmuş olan siyasi iktidar politika üretemiyor. Kendi sebep olduğu devasa iç ve dış sorunlara çözüm bulabileceğine inanmak istiyor. Ancak, bunu yapmak için ne akılcı bir plânı, ne inandırıcı bir programı var. Ülke, bir yandan
Epey bir süredir, dış politika ve diplomasi uygulamalarının iç siyasetin ayrılmaz parçası haline geldiğini adeta kabullenmemiz isteniyor. Birbirlerinden ayrı tutulması gereken iç ve dış siyasetin tam anlamıyla örtüşmesini tuhaf karşılamamaya zorlanıyoruz. Artık, diplomaside haykırmalarla, meydan okumalarla, çokça hamasetle, bazen hakaret ve küçümsemeyle, tansiyonu alabildiğine yükseltilmiş hararetli tartışmalarla nefes tüketmeyi garipsemememiz gerektiği söyleniyor. Sesi çok çıkanın,
Bir zamanlar, özellikle Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950’li yılardan başlayarak, merkez sağa mensup siyasetçiler, “Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız” sloganını sık sık kullanırlardı. ABD’nin devasa ekonomik gücü ile kendi halkı için yarattığı refaha öykünülür, sağladığı teknolojik gelişme halkımıza ulaşılması gereken bir hedef olarak gösterilirdi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin askeri, ekonomik ve diplomatik gücünün egemen olduğu
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Madrid’de düzenlenen NATO’nun tarihi zirvesinin kahramanı oldu. İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvurularının karara bağlanacağı ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına karşı oluşturulan dayanışmanın teyit edilmesinin hayati önem taşıdığı; ayrıca NATO’nun yeni stratejik vizyon belgesinin kabul edileceği tarihi toplantının fiyaskoyla sonuçlanması Stoltenberg’in düzenlediği üçlü toplantıyla önlendi. Zirve toplantısından birkaç hafta önce Türkiye’nin, terör
Grigory Aleksandroviç Potemkin, Rusya’nın 18’inci yüzyıldaki yayılmacı siyasetinin mimarlarından olan bir Rus generali, devlet adamı ve Çariçe II. Katerina’nın sevgililerinden biriydi. Hayatını, Çariçe II. Katerina ile birlikte Osmanlı Devleti’ni parçalayarak, Rusya’nın egemenliği altında, başkenti İstanbul olan yeni bir Bizans İmparatorluğu kurma hayaline adamıştı. Ruslar, Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı bir Hanlık olan Kırım’ı, 1783 yılında ilhak ettikten,
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile ortaya çıkan kriz, Türkiye’yi dünya gündeminin üst sıralarına taşıdı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirmesi, tarafsız kalması ve arabuluculuk girişimlerinde bulunması, Türkiye’ye, özellikle Batılı müttefikleri nezdinde ciddi bir sempati kazandırdı. Aralarında Hollanda, Almanya ve Yunanistan Başbakanlarının bulunduğu birçok Batılı lider, Türkiye’yi desteklediklerini göstermek amacıyla birbiri ardına Türkiye’yi ziyaret etti. Türkiye,
Dış politikada haklı olmak veya karşı tarafın haksız olması yeterli değildir. Sonuçta, haklı olduğunuzu iyi savunmak ve karşınızdakinin haksızlığını iyi anlatmak durumundasınızdır. Muhatabınızı anlamanız, onun hangi yetenek, amaç, öncelik ve beklentiler içinde hareket ettiğini de düşünmeniz gereklidir. Ayrıca, içi boş hamasi söylemleri kullanarak kitleleri heyecanlandırmakla, sonuç almak ve çıkarları korumak arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını,
Dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve beraberindeki heyet, Irak ve Lübnan hükümetlerinin davetlisi olarak, 6 Ocak 1955 sabahı saat 10.30’da İstanbul Yeşilköy havaalanından kalkan özel bir uçakla, Irak’ın başkenti Bağdat’a gitti. Ziyaret, Irak’ın o devirde Türkiye’ye yakın duran Başbakanı Nuri Said’in 1954 yılı Sonbaharında Türkiye’ye yaptığı ziyaretin iadesi amacıyla düzenlenmişti.Osmanlı askeri okulundan mezun ve gayet iyi
Rusya, Ukrayna’yı istila ederek küresel düzlemde ciddi bir sarsıntıya yol açtı. Bundan sonra, siyasi ve ekonomik anlamda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Başka bir ifadeyle, Ukrayna krizi, uluslararası ilişkiler tarihinde bir milat teşkil edecek. Aslında, Doğu-Batı ekseninde bir süre önce başlamış olan yeni nesil soğuk savaşın, Rusya’nın Ukrayna saldırısı ile mahiyet değiştirerek ve şiddetlenerek devam