Türkiye’de barış sürecinin anahtar sorusu şudur: Silahlar sustuktan sonra, silahı elinde tutan insanı nasıl topluma kazandıracağız? Bu sorunun cevabı, basit bir “silah bırakma” fotoğraf karesinde saklı değil. Dünyanın pek çok yerindeki Silahsızlanma, Terhis ve Yeniden Entegrasyon (DDR) deneyimleri gösteriyor ki bu, sadece teknik bir güvenlik operasyonu değil; siyasetten ekonomiye, psikolojiden toplumsal uzlaşmaya uzanan çok
Siyaset, erkek-kadın rekabetinin en sert ama kapılarının en sıkı kapalı tutulduğu alanlardan biri. Erkek egemen dayanışma ağları, görünmeyen bariyerler, ekonomik ve zamansal engeller, kadınların kapının önünde bekletilmesine yol açıyor. Bu kapı, kendi kendine açılmıyor. “Kadın kotası gereksiz, kadınlar mücadele etsin” diyen erkek siyasetçiler, ilk bakışta mücadeleyi teşvik ediyormuş gibi görünse de bu söylem yüzyıllardır süren
“Terörsüz Türkiye, ya da PKK’nın silah bırakarak siyasete katılması sürecinde kurulan TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 3’üncü toplantısını 12 Ağustos’ta yaptı. Toplantıyı açan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş kararların oybirliği ile alınmasını arzu ettiğini, bunun topluma güçlü mesaj vereceğini söyledi. Kurtulmuş, İYİ Parti’nin Komisyona üye vermeme kararını tekrarlaması üzerine İYİ Parti’ye ayrılan üç üyeliğin
MHP lideri Devlet Bahçeli 11 Ağustos’ta yaptığı “Belediyeler başta olmak üzere” vurgusuyla “yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulmak” gereğini vurgulayan açıklamasında doğrusu Ekrem İmamoğlu’nun adı geçmiyor. Ama siyasetle biraz ilgisi olan herkes bunu okuyunca konunun İmamoğlu Davaları, adresin ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğunu anlayabiliyor. Bahçeli adeta Erdoğan’a “İmamoğlu soruşturmaları uzadıkça iktidarı yıpratıyor, konuyu bir
Özgür Özel, CHP’yi sadece söylemleriyle değil eylemleriyle konuşturmaya başladı. 10 Ağustos’ta Tokat’ta 44’üncü mitingini yaptı; gerçi o miting değil “eylem” demeyi tercih ediyor, 13 Ağustos Çarşamba İstanbul, Bayrampaşa’da 45’incisini yapacak. CHP Türkiye’nin son yıllarda gördüğü en sıcak yazına, okulların tatilde olmasına, çiftçinin hasatta olmasına rağmen haftada iki defa meydanlarda. Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alındığı
ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda Beyaz Saray’da imzalanan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ABD arabuluculuğundaki barış anlaşması, çatışma çözümünde bir dönüm noktası olarak kutlanıyor. Ancak bu anlaşma, on yıllardır süren düşmanlığı sona erdirmekle kalmayıp, Türkiye’nin bölgesel stratejisini ilerletmesi ve Güney Kafkasya’nın güvenlik ve bağlantı mimarisini yeniden şekillendirmesi için nadir bir jeopolitik fırsat yaratmıştır. Bu anlaşmanın merkezinde,
Son yapılan bir araştırma, kamuoyunun “Terörsüz Türkiye” sürecine yönelik bakışının hâlâ temkinli, dengeli ve çok boyutlu olduğunu gösteriyor. Research İstanbul araştırma şirketinin 28-31 Temmuz 2025 tarihleri arasında 2.000 kişiyle yaptığı ankette saptadığı bulgular, toplumsal beklentilerin ihtiyatlı bir iyimserlik ile belirgin bir kuşku arasında gidip geldiğini ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 39’u sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanırken, yüzde
Yükselen küresel dalganın ulaştığı aşamanın en açık göstergesi, sadece 9 Ağustos’ta dünyanın pek çok şehrinde milyonlarca insanın meydanları doldurup hükümetlerinden İsrail’e karşı daha sert yaptırımlar talep etmesi değildi. Aynı zamanda Almanya hükümetinin halktan gelen tepkiler üzerine almak zorunda kaldığı bir karardı. 8 Ağustos’ta Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’yi işgal planını ilanı
ABD, küresel hükümranlık stratejisinde yeni bir evreye geçiyor. Rusya, İran ve Çin’i çevrelemek, baskılamak ve ekonomik–teknolojik üstünlüğünü yeniden tahkim etmek Washington’un ana hedefleri arasında. • Rusya, Ukrayna savaşında yıprandı; yaptırımlar altında Orta Asya, Kafkasya, Güneydoğu Avrupa ve Baltık’ta itibar ve zemin kaybediyor. • İran’ın nükleer programı en az 3–5 yıl geriletildi; kuzeyden transit hatları kırılma
Türkiye’de siyaset, çoğu zaman meydanlarda atılan sloganlar, televizyon tartışmaları ve sandık sonuçları üzerinden okunur. Ancak gerçek güç, her zaman kameraların önünde değil; sahnenin arkasındaki sessiz, kapalı kapılar ardında şekillenir. Bu perde arkasında en etkili araçlardan biri, halk arasında “dosya siyaseti” olarak bilinen yöntemdir. “Dosya” kavramı burada metaforiktir; bazen gerçekten klasörler dolusu belge, bazen de bir









